AKP Samsun Milletvekili Mehmet Muş’un başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, TBMM, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Sayıştay’ın bütçeleri üzerine görüşmeler tamamlandı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, görüşmelerin tamamlanmasının ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Kamu Denetleme Kurumu ve Sayıştay’a yönelik sorulara ise yazılı cevap verileceği iletildi.
DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Genel Kurul’da Meclis Başkanlığı’na verilen soru önergelerinin içeriğinde yer alan vatandaş ifadelerinin “Kaba ve yaralayıcı dil olduğu” gerekçesiyle reddedilmesine ilişkin sorduğu soruya Kurtulmuş, “Sayın Gergerlioğlu’nun ‘Yazılı soru önergelerinde kaba ve yaralayıcı dil meselesi geçerli değildir, o Genel Kurul için geçerlidir’ sözünde açık bir bilgi eksikliği olduğu görülüyor. Başkanlığa gelen yazı ve önergelerde kaba ve yaralayıcı sözler varsa Başkan, gereken düzeltmelerin yapılması için önergeyi sahibine geri verir. Madde 67” diye cevap verdi.
Kurtulmuş, TBMM Katip Üyesi ve İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk’ün Meclis personelinin tazminat hakları ve bakanlıklara iletilen soru önergelerinin cevaplandırılmamasıyla ilgili sorduğu sorulara şöyle cevap verdi:
“Yanlış bir bilgiyi düzeltmek isterim. Meclis’teki sözleşmeli personellerin hiçbirisiyle ilgili dönem sonunda giriş-çıkış işlemi yapılmamaktadır. Bir tane işçiye bile böyle bir şey yapılmamıştır. Sorulan soru önergeleri anında Başkanlıktan Bakanlıklara gönderilmiştir. Ben göreve başladığımdan bu yana da üç kez Bakanlıklara yazı yazılmıştır. Bu soru önergelerine yerinde, yeterli ve zamanında cevap verilmesi için.”
Milletvekillerinin sorduğu diğer sorulara yazılı olarak cevap vereceklerini ileten Kurtulmuş, Meclis gündemindeki anayasa ve yeni çözüm süreci tartışmalarına ilişkin de değerlendirmede bulundu. TBMM Katip Üyesi ve Denizli Milletvekili Öztürk ile kurucu ideoloji ve Anayasa’nın ilk 4 maddesine ilişkin tartışma yaşayan Kurtulmuş, şöyle konuştu
“Cumhuriyetin ikinci asrına 28. Dönem parlamenterleri olarak yapabileceğimiz en önemli katkılardan birisi yeni bir anayasa yapılması için gayret sarfetmektir. Eğer başarabilirsek burada olumlu bir sonuç almaktır. Demokratik, katılımcı, kapsayıcı, güçler ayrılığı prensibini tam manasıyla tahkim etmiş, Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ilgili olarak birtakım eksiklikler varsa bunları tamamlayan, özgürlükçü bir anayasanın yapılması bu Meclis’in bir görevidir.
“SÜRECİN DAHA SAĞLIKLI YÜRÜTÜLEBİLMESİ İÇİN…”
Meclis Başkanı’nın elinde bir madde bile hazırlanmış anayasa metni yoktur. Ben bugüne kadar sadece sürecin daha sağlıklı yürütülebilmesi için hiçbir yerde ve şekilde Anayasa’nın maddeleriyle ilgili bir tartışma içerisinde olmadım. Dolayısıyla Meclis Başkanı olarak benim bu süreci şeffaf, hem siyasi partilerin bütün müttesebatlarını ortaya koyabilmeleri hem sivil toplumun ve akademik çevrelerin müttesebatını ortaya koyabilmeleri için bu süreci yürütmekle kendimi yükümlü hissettim. Bu anayasa konusunda önyargısız olarak süreç yürütülmeli, herkes eteğindeki taşları döksün. Anayasa’nın ilk 4 maddesi ile ilgili tartışmaları gündeme getirmeden; ülkenin, devletin, milletin bağımsızlığını, kurucu ilkeleri göz önüne alarak halkın beklentilerini karşılayacak bir anayasanın yapılması bu Meclis’in üzerinde bir ödevdir.
“HERHANGİ BİR TEKLİFTE BULUNDUĞUM ÇARPITMADIR”
Sayın Cumhurbaşkanı’nın yeniden seçilmesini, bir kere seçilmesini sağlamak gibi Meclis’in görevi olmadığı gibi, anayasa çalışmalarında bugüne kadar bir tek kişiden bile öyle bir sözü duymadım. Önyargılar üzerinden bu anayasa sürecinin yürütülmemesi en sağlıklı yoldur. Kaldı ki benim Anayasa’nın üçüncü maddesinin kaldırılmasıyla ilgili herhangi bir teklifte bulunduğum meselesi tamamen bir çarpıtmadan ibarettir.
Bırakın bir siyasetçi olmayı, rahmetli dedesi yedi cephede savaşmış, vücudunda İstiklal Harbi sırasında iki kurşun yarası olan birisinin, ismini taşıdığım emekli binbaşı Numan Kurtulmuş’un torunu olarak bu tartışmaların içerisinde neredeyse bir ‘vatan haini’ şeklinde tanımlamaların yapılmasını da asla kabul etmediğimi söylüyorum. Bir siyasetçi olarak her türlü eleştiriyi kabul ederim, herkesin söylediği şeyi dinlerim ama kimsenin kalkıp vatan haini muamelesi yapmasına ne müsaade ederim ne de kimsenin böyle bir hakkı, hududu olamaz.
“DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE BİR ELİ SİLAHTA BİR ELİ SANDIKTA BİR SİYASİ PARTİ OLMAZ”
TUSAŞ’ta yaşadığımız saldırı hem zamanlaması hem yapılan yer itibarıyla Türkiye’de yeni bir dönemin başlangıcında, Türkiye yüzyılı olmasını istediğimiz bu dönemde yeniden terör sarmalının içerisine girilmesi için planlanan bir saldırıydı. Terörün olmadığı, terörün tamamıyla gündemden kalktığı bir Türkiye’yi kurmak TBMM’nin görevidir. Bunun için siyasi farklılıklarımızı bir kenarı bırakarak ortak zemini tahkim etmek zorundayız. Terörün ortadan kalkması için önemli görev de siyasi partilerimizin üzerine düşüyor. Dünyanın hiçbir yerinde bir eli silahta bir eli sandıkta bir siyasi parti olmaz. Siyasi partilerin terörle arasına mesafe koyması ve bu çerçevede Türkiye’nin birliğine kast eden terör örgütlerine karşı ortak bir zeminde buluşmamız gerekmekte. Terörün arkasında kimlerin, hangi amaçlarla ne destekler verdiğini ve siyasi dizaynlar yaptığını biliyoruz. Kendi içimizde birliği, bütünlüğü sağlamamız gerekir.”
Kurtulmuş’un soruları cevaplamasının ardından; TBMM, Sayıştay ve Kamu Denetleme Kurumu bütçeleri Komisyon Başkanlığı tarafından okunarak AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi.
Muhalefet vekillerinin, Meclis personelinin özlük hakları, tasarruf tedbirlerine aykırı harcamalar ve Türkçe dışında konuşulan anadiller için tercüman ihdas edilmesine ilişkin beş adet önergesi reddedildi.
CHP’li milletvekillerinin, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve yerine kayyum atanmasına tepki amacıyla İstanbul’a gitmeleri nedeniyle muhalefet sıralarının çoğunluğunun boş kaldığı komisyonda toplantı saat 17.00 civarında sona erdi.