Antalya’dayım. Güneşle
yağmur bulutları
kavgada. Ya bu akşam
yağmur yağarsa ya konser
iptal edilirse… Tüm biletler
çoktan satılmış. Fazıl Say bu
tempoya nasıl dayanıyor hiç
yorulmadan bilemiyorum.
O dünyayı kat ediyor, biz
izlemeye çalışırken nefes
nefese kalıyoruz. O ha bire
risk alıyor, hep kendisiyle
yarışıyor, biz heyecandan
ölüp ölüp diriliyoruz. Yılların
çalışkan müzik neferi,
emprezaryo, organizatör ötesi
dost Kadir Dursun bir orada,
bir burada. İçinde fırtınalar
koparken dışarıya, “Her şey
yolunda” mesajını iletmeye
devam ediyor. Her yerde
“Şehirde caz var” sözleri…
Evet Antalya’da caz var! Bu
kent tam 8 yıldır harika bir
caz festivaline sahip.
Harikalık, çıtayı yüksek
tutmaktan, kaliteden
ödün vermemekten, usta
cazcıları programa almaktan
kaynaklanıyor. Aynı
zamanda yaratıcılığı da var.
Yaratıcılığın adı: Akra Jazz
Orkestrası! Festivali Akra
Otelleri düzenliyor. Otelin
sahibi Haydar Baruttüm
kente müzik kültürünü
yaymak isteyen bir gönüllü!
Festivalin aküsü, dinamosu
ise Kadir Durmuş.
DEMOKRATİK DÜZEN
Akra Caz Festivali 14
Mayıs’ta, İbrahim MaaloufVe
“Michelange trompetleri” projesiyle açılmış. Ben
festivalin son iki konserine
yetiştim.
Bu festivalin devamlı
konuğu, Rusya’nın caz elçisi
saksafon sanatçısı Igor Butman ve Moskova Caz
Orkestrası, bir de onlara
eşlik eden ses sanatçısı
solist Fantezi. Ve kapanış
konserini yapan Fazıl Say ile
ona davulda eşlik eden Ferit Odman.
Konserler açık havada.
Müthiş “Demokratik” bir
düzen ve kurguya sahip.
Sahne, ses, ışık sistemi
mükemmel. Denize uzanan
yeşil alanda sadece bar
masaları, bistro düzeni var.
Herkes ayakta. Oturmak
isteyenler arkada. Yaklaşık
2 bin kişilik bir alan.
Konser sonrası, “İki Beş
Bir/Social Club” da hem
Akra Caz Orkestrası hem
de oraya gelen tüm cazcılar
sahne alıyor. “Reçel Oturumu”,
doğaçlamalar, Doğu-Batı
ezgilerinin buluşmaları,
yaratıcılık ve coşku birbirini
izliyor.
Ve işte kapanış konseri…
Yer sınırlı. O nedenle iki gece
üst üste yapılıyor kapanış
konseri. “Piyano Başında 50
Yıl” bu konserin teması.
FAZIL SAY VE CAZ
İşte son konser: Fazıl
Say piyanosunun, Ferit
Odman davulların başında.
Her parçadan önce Fazıl
dinleyiciye minik açıklamalar
veriyor. Sahici, içten
samimi açıklamalar… Ortam
hemen ısınıveriyor. Her
konuşmasında Ferit Odman’a
övgüler sıralıyor. “Davul
fikirlerinin çoğunu ona ben
empoze ettim” demekten de
geri kalmıyor.
Fazıl’ı daha önce
de caz akortlarıyla,
caz varyasyonlarıyla
dinlemişliğim var. Ama işin
içine davullar girince durum
değişiyor. Caz tınıları ağır
basıyor.
Önce yeryüzünün tüm
seslerini buluşturan “SES”,
sonra Ege ovalarından
yeni bir esinti: “Kâhinlerin
Kehaneti”. “İnsan Oksan”
orijinalinden çok farklı
karşımıza çıkıyor. Ama
“Kara Toprak” hemen caz
versiyonuyla bizi içine
çekiyor. Davullar, Âşık
Veysel’in felsefesini daha da
yoğunlaştırıyor, şiirsel sololar
duyarlığı artırıyor.
Samed Behrengi’nin “Küçük
Kara Balık” bestesi bizi
çocukluğumuza götürürken,
Ferid Odman’ın davulları
minik balığın içinde yüzdüğü
nehrin akışına, sularda
yuvarlanan çakıl taşlarına
dönüşüyor.
İki usta sanatçının
sololarından sonra biz ölümlü
dinleyiciler artık bulutların
üzerindeyiz. Alkışlar hiç
bitmiyor. Dedim ya, bu adeta
deneysel bir konser: Hem
kendilerini hem de dinleyiciyi
sınıyorlar.
Sırada iki “aile bestesi”
var. Kızı için bestelediği
“Kumru”yu bu kez piyano ve
davulla dinliyoruz. Ve herkes
sahneye mırıldanarak eşlik
ediyor. Bir de babası sevgili
Ahmet Say için bestesi…
DUYGU YOĞUNLUĞU
Her eserle birlikte dört
mevsimi birden yaşıyoruz.
Aynı konserde sadece Fazıl
Say’ın piyanoyla 50 yılı değil,
yeryüzünün tüm duyguları da
geçiyor içimizden.
Kaz Dağlarını gözü
dönmüş para babalarından
kurtarmak için çaldığı eseri
anons edince ortalık alkıştan
kırılıyor. Ağaçlara kuşlara
çalmaya gitmişti oraya Fazıl
Say, oysa 50 bin kişi orada
onu dinlemek ve doğaya el
vermek için toplanıvermişti.
“Yaz mevsimi”
varyasyonlarına geçtiklerinde
çoğu kişi dans ediyor. Artık
finaldeyiz. Ama seyirci
bırakmıyor. Geçen yıl
yitirdiğimiz biricik Jenco erkal’ı anıp onun anısına
Nâzım Oratoryosu’ndan
bir bölümle başta ben,
birçoğumuzu gözyaşlarına
boğuyorlar! Sonra Paganini
Caz çeşitlemesiyle bir
final daha. Seyirci yine
bırakmıyor. Mozart’ın Türk
Marşı’nın caz haliyle yaşama
sevincimizi, kahkahalarımızı,
özlemlerimizi, hasretimizi,
acılarımızı, umudumuzu.
sırtlanıp dağılıyoruz. Emeği
geçen katkıda bulunan
herkese sonsuz teşekkürler.
İyi ki varsınız.
Seneye Antalya Akra Caz
Festivali’ne yerinizi şimdiden
ayırın!