Disney’in Güzel ve Çirkin (Beauty and the Beast) filmi, romantizmin en ikonik animasyon yapımlarından biri olarak kabul edilir. Ancak bazı uzmanlar, filmin izleyicilere toksik ilişkileri normalleştiren mesajlar verdiğini ve hatta “izlenmesi en tehlikeli Disney filmi” olabileceğini öne sürüyor. Uzmanlar, hikâyede Stockholm Sendromu’nun işlendiğini ve genç izleyicilere yanlış ilişki dinamiklerinin olumlu bir şeymiş gibi sunulduğunu belirtiyor.
UZMANLARA GÖRE NEDEN TEHLİKELİ
Doğu Anglia Üniversitesi’nden Dr. Victoria Cann, Güzel ve Çirkin’in en tehlikeli Disney filmlerinden biri olduğunu öne sürerek, filmde işlenen bazı unsurların genç izleyiciler üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini söyledi. Filmde, Çirkin karakterinin sürekli öfkeli ve şiddete eğilimli olduğu hissi verildiği belirtiliyor.
Ana karakter Belle, kendi güvenliğini sağlamak için Çirkin’e aşık olmak zorunda kalıyor. Bu durum, Stockholm Sendromu olarak bilinen psikolojik olgunun bir yansıması olabilir. Film, “Bir kadın yeterince sabırlı olursa, öfkeli ve şiddet eğilimli bir partneri değiştirebilir” mesajını veriyor, ki bu da sağlıksız ilişkilere dair yanlış bir algı oluşturuyor. Çirkin’in hikâyenin sonunda yakışıklı, sarışın bir erkeğe dönüşmesi, fiziksel güzelliğin iyi bir insan olmanın bir göstergesi olduğu fikrini destekleyebilir.
MODERN DISNEY FİLMLERİ DAHA MI İYİ?
Eleştiriler, Disney’in eski filmlerinin bazı sorunlu mesajlar içerdiğini öne sürerken, modern yapımlarda daha olumlu temalar işlendiği düşünülüyor. Frozen (Karlar Ülkesi), kadın karakterlerin bağımsız ve güçlü oldukları bir hikâye sunarak, geleneksel prenses hikâyelerine farklı bir bakış açısı kazandırdı. Kadınlar arası dayanışma, aile sevgisi ve bireysel güçlenme gibi temalar, modern Disney filmlerinde daha fazla öne çıkmaya başladı.