Amacım meseleyi ‘Almanya bizi kıskanıyor’a getirmek kesinlikle değil. Ama birazdan yazacaklarım eminim herkese bir şeyleri anımsatacak. Mobilya ve tasarım alanında 15 dernek, 45 bini aşkın üretici ve ( 5 bine yakını yurtdışında) 50 bin mağazanın sesi olarak faaliyet yürüten Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Başkanı Ahmet Güleçson günlerde izlediğim en dinamik ve en yüksek enerjili kürsü konuşmalarından birini yapıyordu. 21-25 Ocak tarihleri arasında gerçekleşecek Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı’na (IIFF) gösterilen yoğun ilgiyi ve bu yıl gerçekleştirdikleri yenilikleri anlatıyordu. Az sonra coşkusunun nedeni anlaşıldı. Zira 150. fazla ülkeden 145 bini aşkın ziyaretçi ve 3 bine yakın markanın yeni ürünlerini sergileyeceği İstanbul Mobilya Fuarı’nda 3 milyar dolarlık iş hacmi oluşması bekleniyor. Fuarın Türk mobilya sektörünün küresel vitrini olmasının yanı sıra dünya mobilya ticareti için de stratejik bir öneme sahip olduğuna dikkat çeken Güleç, ‘stratejik önem’ vurgusunu biraz daha açtı; Türkiye’nin, mobilyada, yataktan koltuğa tüm ürünleri üreten (ABD, Çin ve İtalya ile birlikte) 4 ülkeden biri olduğunu söyledi. Sektörün 5 milyar doları aşan mobilya ihracatını, 20230’de 12 milyar dolara çıkarmayı hedeflediğinibunun için gereken üretim ve satış kabiliyetleri olduğunun altını çizdi. Mobilyada yıllar içinde kat edilen mesafeyi, “Dünyada bir Türkiye mobilyası anlayışı oturttuk. Artık ‘Türkiye bir mobilya ülkesidir’ dedirtiyoruz. Son 10 yıldaki atağımızla dünya mobilya ticaretindeki payımızı yüzde 2.1’e çıkardık” sözleriyle otaya koydu. İstanbul Mobilya Fuarı’nın katılımcılarına ilişkin detayları anlatan Güleç, Almanya’nın her yıl gövde gösterisi yaptığı Köln Mobilya Fuarı’nın bu yıl iptal olduğu bilgisini paylaştı. Bu bilgi beni ekonomi gazeteciliğindeki ilk yıllarıma götürdü. Güleç’in “Bu iptalde Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı’na sağlanan yoğun katılımın da payı var” dedi. Bütün bu sözler 15-20 yıl, hatta 10 yıl öncesine kadar ihracatçılarımızın yurtdışı fuarlarda yaşadıklarını aklıma getirdi. Hatırlarsanız, o zamanlar ihracatçılarımız, yurtdışı fuarlarda kendilerine çok uzak, sapa ve tuvalet kenarlarında stant yerleri verilmesinden şikayet ederlerdi. Büyük firmadan randevu alamamaktan yakınırlardı. Şimdi ise o fuarların, Türkiye’deki etkinliklerde sağlanan yoğun katılımın da etkisiyle iptal olduğunu duyuyoruz.
Sonuç illa ki ‘Almanya bizi kıskanıyor’ değil ama insan yine de nereden nereye demeden edemiyor.
DAVOS VE TRUMP’IN YEMİN TÖRENİ
Önümüzdeki hafta, Davos haftası. İlginç bir nokta; tam da ABD Başkanı Donald Trump‘ın yemin edeceği 20 Ocak’ta başlıyor. Trump’ın zirveye gitmeyeceği kesin ama bakalım hangi liderler haftaya damga vuracak bu iki etkinliğe birden katılacak. Trump’ın yemin töreni sayesinde Davos’ta bu yıl ülke lideri bereketi bekleniyormuş. Beklenti 60 ülke liderinin katılımı yönünde. Yemin törenine katılanlardan bazılarının eve dönüş yolunda Davos’a uğrayacağı belirtiliyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun düzenlediği zirvenin bu yılki teması ise Akılı Çağda İş Birliği Çağrısı. Dünyanın haline bakılırsa ne yeterince akıllıyız, ne de yeterince iş birliği yapıyoruz. Bakalım Davos’çular bu kez kayırmacılığı bırakıp, doğru tarafları barışa ve iş birliğine çağırabilecek mi?
