Süper Lig’de kulüplerin aldığı
havuz geliriyle ilgili yazımın ikinci
bölümünde farklı detayların altını
çizeceğim. Şöyle başlayalım. Süper Lig
havuz gelirleri bir önceki sezona göre
yüzde 80 artış kaydetti. Bu dönemde
enflasyon yüzde 53 geriye gelirken; TL’nin
Avro karşısındaki değer kaybı ise yüzde
36.60 oldu. Buradan hareketle kulüplerin
TL bazında gelirlerinde göreceli olarak
bir iyileşme gözlenirken, bu iyileşme
kurlardaki yukarı yönlü hareket nedeniyle
eriyerek eksiye döndü!
Süper Lig yayın gelirlerinin yarısının TL,
yarısının ise Dolar olarak ödeniyor olması,
yüksek enflasyon ve devalüasyonun
yaşandığı bir ekonomide kulüplere zarar
ettiriyor. Bu kapsamda, 2014-15 ile 2024-
25 sezonları arasında, yani son on yılda
kulüplerin enflasyon ve devalüasyon
kaynaklı zararları 4 milyar TL’yi geçti.
Bu tutar 25 milyar TL’ye ulaşan Türk
futbol gelirlerinin yüzde 16’sına karşılık
geliyor. Bir başka ifadeyle, kulüplerin
son on yılda toplam havuz gelirlerindeki
kaybı, futbol gelirlerimizin yaklaşık beşte
birine ulaştı. Bu da kulüplerin finansal
sürdürülebilirliklerini ve şoklara karşı
dayanıklılıklarını olumsuz etkiliyor. Onların
mali yapılarını daha da kırılgan hale
getiriyor.
Diğer bir önemli nokta, Süper Lig
yayın gelirleri Avrupa’ya göre düşük
kalıyor! Süper Lig 600 milyon Avro’nun
üzerinde gelir yaratırken, yayın gelirleri
2024 öncesi UEFA sıralamasındaki 10
ülke içinde geriye gitmiş, hatta ilk 7 ligin
ortalamasının altında kalmıştı. Nitekim
2023-24 sezonunda Süper Lig’in yıllık
yayın geliri keskin bir düşüşle 80 milyon
Dolara kadar gerilemişti.
2024’te yapılan yeni sözleşmeyle
yayıncının yayın haklarını üç yıl daha
uzatması karşılığı bu tutarda 100
milyon Dolarlık bir artış sağlandı.
Ancak Avrupa’da diğer liglerin yayın
sözleşmelerinin yenilenmesi süreçleri de
yaklaşıyor. Dolayısıyla, yeni sözleşmeler
sonrası Süper Lig yayın hakları bedelinin
sıralama kaybetmesi olası görünüyor
Yukarıda dile getirdiğimiz konuların
ışığında durumu özetleyecek olursak;
havuz gelirleri dağıtımındaki dengesizlik,
futbolumuzun rekabetçi yapısını olumsuz
etkiliyor. Ülke ekonomisindeki makro
ekonomik olumsuzluklar, yaşanan yüksek
oranlı enflasyon ve devalüasyonlar,
yayın gelirlerinin erimesine neden oluyor.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik önceki
yıllara göre arttı. Bu da büyük kulüpler
lehine haksız ve dengesiz rekabetin
yükselmesine neden oluyor. Azalan
gelirler, kulüplerin finansal sorunlarını
daha da derinleştirdi. Kulüp zararları
arttı. Bozulan kulüp mali dengeleri ise
takımlarımızın Avrupa’da başarısız
sonuçlar almasına neden oluyor.