TikTok, başta genç kullanıcılar arasında olmak üzere hızla popülerleşen bir kısa video platformu olarak hayatımıza girdi. Ancak, ABD’deki çeşitli siyasiler, TikTok’un Çin merkezli bir şirket olan ByteDance’e ait olması nedeniyle ulusal güvenlik tehditleri oluşturduğunu savunarak platformun kapatılmasını gündeme getirmişti.
ABD Yüksek Mahkemesi tarafınca 17 Ocak 2025 tarihinde onaylanan TikTok’un kapatılması yasası 18 Ocak 2025 tarihinde yürürlüğe girdi ve TikTok’a erişim yasağı getirildi.
ERİŞİM YASAĞI YAZISI İLE KARŞILAŞTILAR
ABD’deki kullanıcılar erişim yasağı sonrası TikTok’a girmek isteyince “Üzgünüz, TikTok şu anda kullanılamıyor. ABD’de TikTok’u yasaklayan bir yasa yürürlüğe girdi. Ne yazık ki bu, şu anda TikTok’u kullanamayacağınız anlamına geliyor. Başkan Trump’ın göreve geldiğinde TikTok’u yeniden başlatmak için bizimle bir çözüm üzerinde çalışacağını belirtmesi bizim için büyük bir şans. Lütfen bizi izlemeye devam edin!” yazan bir notla karşılaştılar.
TRUMP YASAĞI ERTELEDİ
Pazar günü ise TikTok erişime açıldı ve kullanıcıların karşısına “Sabrınız ve desteğiniz için teşekkürler. Trump’ın çabaları sonucu TikTok ABD’ye geri döndü!” notu çıktı. Trump göreve gelmesinin ardından yasanın 75 gün boyunca uygulanmaması talimatını verdi.
TikTok’un yasaklanması talebi, öncelikle kullanıcı verilerinin Çin hükümeti ile paylaşılabileceği endişesinden kaynaklanıyor. ABD, Çin’in teknoloji şirketlerini ulusal güvenlik amacıyla kendi denetimlerine almaya meyilli olduğunu iddia ediyor. Bu iddia TikTok’un, kullanıcı bilgilerini Çin hükümetine aktarabileceği ve platform üzerinden Amerikan vatandaşlarını izleyebileceği korkusunu doğurdu. ABD hükümeti, bu nedenle TikTok’u bir güvenlik tehdidi olarak görüp, uygulamanın ya kapatılmasını ya da Amerikan şirketlerine satılmasını talep etti. 2020 yılında dönemin Başkanı Donald Trump, TikTok’u yasaklamak için çeşitli yasalar önerdi ve platformu ABD’ye satmaya çalıştı, ancak bu süreç her defasında hukuki engellerle karşılaştı.
KULLANICILARDAN TEPKİ
Kullanıcılar erişim yasağının ardından çeşitli sosyal medya uygulamalarından yasağa tepki gösterdi: “TikTok’u aktif olarak kullanmayan insanlar bunu anlayamıyor. Pek çok yemek tarifi öğreniyorum, geziler planlıyorum, makyaj tüyoları öğreniyorum, seyahat programları hazırlıyorum, güncel olayları takip ediyorum ve orada pek çok ilişkilendirilebilir hikaye izledim. Dans etmekten çok daha fazlası, şimdiye kadarki en iyi uygulama.”
Bu süreçte, TikTok’un kapatılmasına karşı çıkanlar, bunun ifade özgürlüğü ve dijital özgürlükleri kısıtlayacak bir adım olduğunu savunuyor. Eleştirmenler, TikTok’un sadece bir sosyal medya aracı değil, aynı zamanda bir kültür ve iletişim platformu olduğunu vurguluyor. Bu nedenle, TikTok’un kapatılması, kullanıcıların ifade özgürlüklerini engelleme riski taşıyor. Ayrıca, TikTok’un kapatılmasının yalnızca Çin ile olan jeopolitik gerilimlerin bir yansıması olduğunu ve bu gerilimlerin sıradan kullanıcılar üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini belirtiyorlar.
TikTok’un yasaklanması süreci, daha geniş bir dijital egemenlik ve küresel teknoloji rekabeti bağlamında ele alınmalıdır. ABD’nin, Çin’in dijital dünyadaki etkisini sınırlama çabaları, küresel bir teknoloji savaşının parçası haline gelmiştir. Ancak, bu savaşta en büyük kaybedenlerin, sıradan kullanıcılar ve dijital özgürlükler olacağı açıktır. TikTok, günümüzde bir eğlence platformundan öte, global bir kültür ve topluluk yaratma aracı haline gelmiştir. Onu yasaklamak, sadece ulusal güvenlik kaygılarını değil, aynı zamanda toplumun dijitalleşme biçimini de sorgulamayı gerektirecek bir adım olacaktır.
