Siyaset biliminde ‘politik risk’ kavramı bilinen bir terimdir. Bununla birlikte, söz konusu kavramı finansal piyasalara hakim profesyoneller ve yatırımcılar da kullanmaya bayılırlar. Bilhassa, yatırım araçlarının fiyatlandırılmasında işlerine gelecek şekilde yatırım araçlarının değer kaybetmesini ve daha düşük bir bedelle yatırım araçlarını, hisse senedi ve tahvilleri satın almak istiyorlarsa, piyasada ‘politik risk’ argümanını satın alacak ‘Chemeanes’ da varsa, bu kavramı eğip bükmeye, fena halde manipüle etmeye bayılırlar. Ancak, ortada ‘politik risk’ kavramını doğrulayacak bir iç ve dış siyasi ortam yokken, bu kavramı safsata gerekçelerle, zorlaya zorlaya, ‘temcit pilavı’ gibi pişirip pişirip ekonomi çevrelerine ve hane halkına sunmak ta fazlasıyla kabak tadı vermiş durumda.
Politik risk, bir ülkede görevdeki hükümet kamuoyu desteğini kaybetmiş ve ülkede aralıksız her gün erken seçim tartışmaları var ise, veya bir ülke komşusu olan bir ülke ile ciddi bir çatışma riski içindeyse, veya bir ülke dünyanın önde gelen ülkeleri ile küresel ve bölgesel meselelerde büyük bir ayrışma yaşıyor, bu nedenle kendisine bir takım yaptırım veya ambargo tehditleri yönetilmiş ise söz konusu olabilir. Türkiye, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın güçlü, kararlı ve vizyoner liderliğinde, 1990’lı yıllarda hasret kaldığı, ardı ardına yaşanan siyasi ve ekonomik krizler nedeniyle kaybettiği istikrarı çok şükür ki 2003’den itibaren yakaladı. Siyasi ve ekonomik istikrarTürkiye’yi 1,5 trilyon dolar GSYH büyüklüğü ile dünyada sınırlı sayıda ülkeleri arasına taşırken, Türkiye Avrasya’daki ‘oyun kurucu’ rolü ve küresel meselelerdeki proaktif yaklaşımı ile, insani ve girişimci diplomasi becerisi ile, aynı zamanda ‘küresel diplomasi’nin de merkezi oldu.
Dünyanın önde gelen liderlerinin tümü Sayın Cumhurbaşkanımız ile küresel ve bölgesel meselelere yönelik görüşlerini, tespitlerini ve çözüm önerilerini istişare etmek üzere aralıksız diyalog içerisindeler. Yükselen gelişmekte olan ekonomilerin liderleri Sayın Cumhurbaşkanımızı cesur, samimi, güçlü ve kararlı diplomatik adımları, ülkeler arası işbirliği vizyonu nedeniyle hem tebrik ediyor, hem de Türkiye ile kendi ülkeleri arasında stratejik işbirliği alanlarını geliştirmek üzere değerli adımlar atıyorlar. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde savunma, güvenlik, enerji gibi stratejik alanlarda atılan yerli ve milli teknobitki adımlarıyerli ve milli imkan ve kabiliyetlere yönelik tarihi adımlar, bugün ülkemizin sınırlarını aşarak, Afrika’dan Orta Doğu ve Kafkasya’ya, Balkanlar’a çok geniş bir coğrafyanın topyekun kalkınmasına da paha biçilmez katkı sağlıyor.
Türkiye, başta ‘Sıfır Atık’ ProjeVe olmak üzere, Birleşmiş Milletler nezdinde dünyanın geleceği için hayati önemde projelere öncülük ediyor; Gazze’deki soykırım için dünyayı ayağa kaldırıyor; başta Suriye olmak üzere, komşularının istikrarı adına çok güçlü inisiyatifler alıyor. Küresel ulaştırma ve enerji koridorlarında ‘Orta Koridor’Ve artan önemine yönelik stratejik işbirliklerini geliştiriyor, 5 denizi birleştiren ‘Kalkınma Yolu’ Projesi gibi adımları hızlandırıyor. ‘Terörsüz Türkiye’ ile 40 yılı aşan bir sorunu kökünden çözerek, tüm bölgeyi terörden arındıracak tarihi adımlar atıyor. Cumhurbaşkanımızın güçlü, kararlı, vizyoner liderliği, Türkiye’nin küresel ve bölgesel meselelerde, savunma teknolojilerindeki yüksek düzeyde başarısı dünya medyasında aralıksız gündem maddesi iken, ‘politik risk’ gibi altı boş, küresel ekonomi-politik aktörlerin tümünün adeta dalga geçtiği safsata argümanlardan hala medet uman içerideki ve dışarıdaki ‘iletüysüz muhteris’lere duyurulur.