Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu, ana muhalefet ve birinci partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, önce üniversite diplomasının hukuka aykırı biçimde iptal edilmesi, ardından tutuklanmasıyla gerçekleşen sivil darbe, tüm hızıyla devam ediyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bazı mitinglerde darbenin püskürtüldüğünü söylemesi gerçekleri yansıtmamaktadır. Darbe püskürtülmüş olsa Ekrem İmamoğlu ve CHP’li ilçe başkanları tutuklanmazlardı veya tutuksuz yargılanırlardı.

Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ve CHP’ye kayyum atanmamış olmasından dolayı darbenin püskürtüldüğünü kast etse de, darbenin kayyum atama girişimlerinden ibaret olmadığı açıktır.

CHP yönetiminin bugüne kadar izlediği stratejinin ve mitinglerinin bir sonuç vermediği de ortadadır. Söz konusu mitinglere ve eylemlere rağmen, daha önce tutuklanan belediye başkanları serbest bırakılmadığı gibi, başka belediye başkanları ve yöneticileri de gözaltına alınmaktadır ve tutuklanmaktadır; halk tarafından seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanmasıyla, halk iradesi gasp edilmektedir!

AKP, CHP’nin mitinglerini umursamamaktadır; ister erken seçim olsun ister zamanında seçim olsun, serbest ve özgür bir seçimin yapılması doğrultusunda hiçbir adım atmamaktadır!

***

18-19 Mart darbesinin, seçme ve seçilme özgürlüğünü ortadan kaldırması nedeniyle, Cumhuriyet tarihinin en ağır darbelerinden birisi olduğu dikkate alınacak olursa, CHP yönetiminin verdiği tepkiler, darbenin kendisiyle orantılı değildir.

AKP iktidarının, barbarlık boyutuna varan anormal baskılarının, despotizminin, diktatörlüğünün, faşizminin, normal tepkilerle ve seçim mitinglerini andıran rutinleşmiş eylemlerle engellenmesi olanaksızdır.

AKP’yi engellemenin tek yolu, AKP’nin anlayacağı bir dille mücadele etmektir. CHP bu doğrultuda bir söylem ve eylem geliştirmelidir.

CHP, anayasanın 34. maddesine dayanarak, Cumhurbaşkanlığı’nın önünde, Silivri Cezaevi’nin önünde ve Taksim Meydanı’nda, her birisine en az bir milyon kişinin katılacağı büyük mitingler düzenleyebilir.

CHP, Ekrem İmamoğlu ile ilgili tüm hukuk dışı uygulamalar son bulana ve Ekrem İmamoğlu serbest bırakılana kadar, bu mitinglerin ve protesto gösterilerinin devam edeceğini ilan edebilir.

CHP, AKP’yi ve MHP’yi destekleyen tüm şirketlere, holdinglere karşı düzenli ve kapsamlı bir boykot kampanyası başlatabilir.

CHP, ülke çapında genel grev çağrısı yapabilir ve örgütleyebilir.

CHP, anayasanın 6., 8. ve 11. maddelerine dayanarak, devlet kurumlarına, anayasayı ihlal eden hükümete karşı, demokratik, anayasal, kamusal itaatsizlik eylemi çağrısı yapabilir, devletle milletin bütünleşmesi doğrultusunda bir örgütlenme gerçekleştirebilir.

CHP, muhalefetteki diğer siyasi partilerle ve sivil toplum örgütleriyle, bu konuların tamamında, ortak hareket edebilir, muhalefet cephesini, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkesi temelinde, örgütlü bir biçimde genişletebilir.

***

CHP yönetiminin bunları yapmaması, AKP ile kapalı kapıların ardında gizli bir anlaşmaya vardığı, mitinglerin de, CHP tabanının ve kamuoyunun “gazını almaya” yönelik olduğu izlenimi yaratmaktadır.

Bu izlenimin gerçeklikte bir karşılığı olsa da olmasa da ve kimsenin elinde bunun gerçek olduğuna dair bir kanıt bulunmasa da, yapılanlar ile yapılabilecekler karşılaştırıldığında, vatandaşların böyle bir izlenime kapılması doğaldır.

CHP, Kurtuluş Savaşı’nın lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuştur! CHP’nin ilk genel başkanı Atatürk’tür! CHP’nin kökeni, Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti ile Kuvayı Milliye’dir!

CHP, Atatürk’e layık olmak zorunda olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti’ni de kurtarmakla yükümlüdür! Bu CHP’nin tarihsel sorumluluğudur!

CHP, bir siyaset kariyeri yapma platformu değildir! CHP, kuruluşu ve özü gereği, bir dava, ilke ve ideoloji partisidir!