haberspot.com.tr

Olaylar Ve Görüşler yazdı : AİHM krizi, Türkiye ve Avrupalı milliyetçilerin yeni hedefi – Emre Çam

ContentsTÜRKİYE AÇISINDAN YENİ BİR SAYFA MI?YENİ BİR ENTERNASYONAL: AVRUPA’NIN SAĞ DALGASIZAMANIN RUHU DEĞİŞTİ Avrupa Konseyi’nin insan hakları ve hukukun üstünlüğü vizyonu, uzun yıllar boyunca Avrupa’nın

Haber Spot
5 Dk Okundu


Avrupa Konseyi’nin insan hakları ve hukukun üstünlüğü vizyonu, uzun yıllar boyunca Avrupa’nın demokratik pusulası olarak kabul edildi. Ancak 2025 itibarıyla Avrupa’da rüzgâr açıkça yön değiştirdi.
Göç, güvenlik, toplumsal kutuplaşma ve siyasal istikrarsızlıklar; yalnızca Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gibi organları
değil, genel olarak uluslarüstü (supranational)
mekanizmaları da zayıflattı. Ulusal egemenlik kavramı yeniden yükselişe geçti. Demokrasi söylemi bugün artık Avrupa’nın bizzat kendisine bir beden büyük gelen bir elbise haline
dönüşmüş durumda.

İtalya ve Danimarka öncülüğünde hazırlanan ve şimdilik 10 ülkenin imzasını taşıyan
ortak mektup, AİHM’nin göçmen hakları ve sınır dışı kararları konularında verdiği bazı kararlara karşı bir itiraz metni niteliği taşıyor.
Bu ülkeler, AİHM’nin kararlarının ulusal egemenlik haklarını kısıtladığını ileri sürüyor. Bu
girişim, yalnızca AİHM’ye dönük bir isyan değil, Avrupa Konseyi’nin normatif liderliğine açık bir meydan okuma olarak da yorumlanıyor. Bu ülkeler, AİHM’nin özellikle
göçmenlerin sınır dışı edilmesini engelleyen kararlarını, ulusal egemenliğe bir müdahale olarak değerlendiriyor. Bu çıkışın
arkasında halk desteği var. Avrupa sokaklarında güvenlik, düzen, sınır hâkimiyeti
gibi kavramlar; ifade özgürlüğü ya da adil
yargılanma hakkından çok daha öncelikli
hale gelmiş durumda.

Bu nedenle, bu girişimin başarısız olacağına ilişkin iyimser beklentiler hızla anlamını yitiriyor. Avrupa Konseyi bu baskıya uzun vadede direnemeyebilir. AİHM’nin
de bu siyasal atmosfer karşısında kurumsal olarak zayıflaması muhtemel. “Kurumsal kapasite”, “siyasal irade” ve “toplumsal
meşruiyet” üçlüsünün hiçbirinde üstünlüğe
sahip değiller. Bu tablo, Avrupa’nın kurumsal vicdanı olarak görülen konseyin tarihin
pasif tanığına dönüşmesi riskini doğuruyor.

TÜRKİYE AÇISINDAN YENİ BİR SAYFA MI?

Avrupa’daki diplomatik çevrelerde ve
Avrupa Konseyi kulislerinde yapılan değerlendirmelere göre, Türkiye bu krizi fırsata çevirebilir. Ankara’nın AİHM kararlarını uygulaması durumunda, Avrupa nezdinde farklı ve olumlu bir konum elde edebileceği yönünde beklentiler dile getiriliyor. Oysa mevcut siyasal atmosfer bunun
tam tersini işaret ediyor.

Türkiye’deki iktidar bu gelişmeleri dikkatle izliyor, bıyık altından gülümsüyor.
Zira Avrupa’da demokratik refleksler zayıfladıkça Türkiye’deki antidemokratik
uygulamaların uluslararası meşruiyet baskısı da hafifliyor. Ankara’da hiç kimse bu
yeni dönemde Kavala ya da Demirtaş dosyalarının yeniden açılmasını beklemiyor.
Tam aksine, bu tür çağrılar dile getirilirse Türkiye’nin Avrupa Konseyi nezdindeki temsilcileri alaycı bir sessizlikle karşılık verebilir.

İktidar bu tabloyu yalnızca bir dış politika rahatlaması değil, aynı zamanda içerideki otoriterleşmenin uluslararası düzeyde sorgulanmaması açısından da değerli görüyor. Konsey içindeki yeni güç dengeleri, Türkiye’nin sorumluluklarını değil,
kozlarını çoğaltıyor.

YENİ BİR ENTERNASYONAL: AVRUPA’NIN SAĞ DALGASI

Bu dönüşüm, yalnızca teknik bir hukuk
tartışması değil. İstanbul’da toplanan Sosyalist Enternasyonal gibi, Avrupa’da artık giderek kurumsallaşan bir “milliyetçimuhafazakâr enternasyonal” var. Göçmen ve sığınmacı karşıtı söylemler, geleneksel aile yapısına dönüş, yargı denetiminin sınırlandırılması gibi başlıklarda
birleşen bu yeni blok, hem Brüksel’i hem
Strazburg’u sıkıştırıyor.

Bu cephede Macaristan dikkat çekici bir örnek. Viktor Orban’ın yıllardır sürdürdüğü hukuk devleti karşıtı politikalar, Avrupa Birliği tarafından sıkça eleştirilse de, bu eleştiriler yaptırıma dönüşemiyor. 2025 Mayıs ayında, AB içinde
Macaristan’a karşı hukukun üstünlüğü ihlalleri nedeniyle yaptırım uygulanması
için gereken çoğunluk sağlanamadı. Bu da
gösteriyor ki yalnızlaşması beklenen liderler artık sistemin içinde, hatta merkezinde konumlanıyor. Orban gücünü yalnızca kendi seçmeninden değil, Avrupa genelindeki yeni siyasi iklimden alıyor. Bu
durum, diğer ülkeler için de caydırıcı değil, aksine cesaretlendirici bir emsal teşkil ediyor.

Avrupa’daki sol ve sosyal demokrat partiler ise yıllardır sürdürdüğü kurumsallaşma, teknokratikleşme ve merkezleşme
süreçleri içinde halktan kopmuş durumda. Solun boşalttığı sosyal ve kültürel alanı şimdi sağ hareketler hızla dolduruyor.
AİHM krizini bu bağlamdan bağımsız okumak, Avrupa’daki büyük ideolojik dönüşümü ıskalamak olur.

ZAMANIN RUHU DEĞİŞTİ

Avrupa Konseyi artık yalnızca siyasi değil, tarihsel olarak da bir dönüm noktasında. Konseyi 1949’larda doğuran “bir daha
asla” fikri yerini “önce biz” refleksine bırakıyor. AİHM’nin kaderi bu değişimin simgesine dönüşmüş durumda.

Türkiye gibi ülkeler için bu değişim, evrensel değerler açısından bir alarm; reel
siyaset açısından ise bir fırsat olarak görülebilir. Ancak unutulmamalı: Avrupa demokrasisi zayıflarken kimsenin kazanacağı bir denklem kurulamaz. Zamanın ruhu
otoriterliğe göz kırpsa da tarihin yönünü
belirleyecek olan yine hukukun üstünlüğü
olacaktır, eğer savunulabilirse.

EMRE ÇAM

ESKİ CHP PARTİ MECLİSİ ÜYESİ

Bu Makaleyi Paylaşın
Yorum bırakın

Bunlara da Göz Atabilirsiniz.

HABER… İstanbul’da kritik zirve! İşte tüm detaylar…

Kaynak:Hürriyetİran Dışişleri Bakanı Arakci’nın da katılacağı zirve öncesinde Arap Ligi Olağanüstü Bakanlar…

Haber Spot Haber Spot

Başkan Özbek Giresun’da okul açtı

G.Saray Başkanı Dursun Özbek, annesi ve babası için kardeşi Mehmet Özbek ile…

Haber Spot Haber Spot

İstanbul, Esenyurt’ta korkutan yangın: 14 kişi kurtarıldı, 1 kişi hastanede – Son Dakika Türkiye Haberleri

İstanbul Esenyurt’ta sabahın erken saatlerinde çıkan yangın mahalleliyi korkuttu. Barbaros Hayrettin Paşa…

Haber Spot Haber Spot
Abone Olanlar Okuyor

Bebek katili çete 4.kez hakim karşısına çıkıyor

Trabzonspor – Fenerbahçe maçı öncesi taraftarların araştırdığı isim için öne çıkan analiz: İşte Türkiye’nin en çok merak ettiği hakem

Al Hilal Galatasaray’a bela oldu! Osimhen’den sonra o yıldıza da kanca