Sayıştayayni giyim yardımı ödemelerini “kamu zararı” olarak değerlendirerek zimmet çıkardı. İlk uygulama, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü bünyesindeki memurlar için yapıldı.
Sayıştay, DSİ yönetiminden 2021 yılında yapılan giyim yardımlarının faiziyle birlikte her bir memurdan geri alınmasını, ödemeyenler için ise haciz işlemi başlatılmasını talep etti. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve ona bağlı Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM),Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) Vezik Tarım Orkam-Sen söz konusu gelişmeye tepki göstermek için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde toplandı. KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz burada bir açıklama yaptı.
“BEDEL ÖDEMESİ GEREKENLER KARARA İMZA ATANLAR”
Toplu İş Sözleşmesi (TİS) hükümlerinde yer alan koruyucu giyim yardımının, uluslararası anlaşmalar ve İş Sağlığı Güvenliği Mevzuatı gereğince Kamu iktisadi teşebbüslerinde (KİT) çalışan teknik personele verilmek zorunda olduğunu anımsatan Karagöz, “Ancak Memur-Sen, bu hakkı sanki kendi kazanımıymış gibi lanse etmekte, daha da kötüsü bu yardımı kurum yöneticileri ile birlikte keyfi biçimde dağıtarak, adeta bir “rüşvet” aracı haline getirmektedir. Şimdi de bu hukuksuz uygulamanın bedeli kamu emekçilerine yüklenmek istenmektedir. Bu durum asla kabul edilemez! Bu ödemelerin muhatabı; TİS’e imza atan yandaş konfederasyon Memur-Sen’in yöneticileri ve kurumların yöneticileridir. Bedel ödemesi gerekenler kamu emekçileri değil, bu hatalı uygulamalara imza atanlardır” dedi.
“NAKDİ DEĞİL AYNİ YAPILACAĞI BELİRTİLMİŞTİR”
Koruyucu giyim yardımına ilişkin de konuşan Karagöz, “Danıştay 10. Daire Başkanlığı içtihat kararına göre; çek, kupon ve benzeri yöntemlerin uygulanması amacıyla 3. kişilere yapılan ödemenin nakdi değil, ayni olarak yapılması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Kurum yöneticileri daha fazla mazeret üretmeyi bırakmalı, her dönem TİS masasında talebimiz olan teknik hizmetler sınıfındaki personelin koruyucu giyim yardımı ödemesini derhal yapmalıdır. Koruyucu giyim yardımı sağlanmadan hiçbir personel, tehlikeli işlerde ve zorlu arazi koşullarında çalışmaya zorlanamaz. Aksi durumda yaşanacak tüm iş kazalarının sorumluluğu kurum idarelerine ait olacaktır” ifadelerini kullandı.
“SARAY ŞATAFATTAN VAZGEÇMEDİ”
Mehmet Şimşek’in ekonomik programı çerçevesinde uygulanan politikaların iflas ettiğini belirten Karagöz, “Giyim yardımı, servis hizmetlerinin kaldırılması, lojmanların satışı gibi bütçeye çok az yük getiren hakların hedef alınması; ekonomik krizin faturasının kamu emekçilerine kesildiğini göstermektedir. TÜİK’in sahte enflasyon verilerine rağmen artan bütçe açığı kapatılamamış; saray ise şatafat ve lüksten vazgeçmemiştir. Bu nedenle, tüm kamu emekçilerini mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz!” dedi.