İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir süredir önemli dosyalara el atıyor. Özellikle de kara para konusunda… Dün de büyük bir dosyanın kapağını araladı. Kapalıçarşı’yı kara para merkezi haline getirenlerle ilgili soruşturmada 37 şüpheli gözaltına alındı. 21 kişi aranıyor. İstanbul Emniyeti Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri ve MASAK tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınanlar arasında Kapalıçarşı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fayik Özbey de var.
Peki şüpheliler parayı nasıl aklamış?
İşin bam teli de burası…
Anlatınca hak vereceksiniz. Resmen şüpheliler şeytana papucunu ters giydirecek türden bir operasyon yapmışlar…
İlk tespitlere göre, şüpheliler suç örgütü kurup, foreks dolandırıcılığı olarak bilinen yatırım vaadiyle bilişim sistemlerini kullanarak dolandırıcılık yapmışlar… Ve buradan elde ettikleri gelirleri kurdukları 93 paravan şirkete aktarmışlar… Onlarca şirket arasında paranın izini kaybettirmek için trafik yürütülmüş… Daha sonra da suç geliri Özbeyler’in sahibi olduğu Venüs Döviz‘e aktarılmış. Paravan şirketlerden gelen suç geliri yasalmış gibi muhasebeleştirilip, kılıfına uydurulmuş…
Daha sonra da Venüs Döviz’den Özbey Şirketler Grubu’nun 8 şirketine gönderilmiş… Bu şirketler Fayik Özbey ile kardeşleri Hüsrev ve Seracettin Özbey’e ait…
Tabii, para trafiği bununla da bitmemiş…
Bu gelirin yurtdışına çıkarılması için de Serhan Mark Kohen‘in sahibi olduğu Seral Polimer devreye girmiş… Para Kohen’in şirketine aktarıldıktan sonra kripto varlığa çevirmiş… Bu yolla da yurtdışına aktarılmış… (Küçük bir notu da ekleyeyim. Kohen sülalesini hepiniz tanırsınız. Serhan Mark Kohen o ailenin Türkiye’de polimer işi yapan üyelerinden biri… 2021’de Kohen’in kurduğu kripto bot sistemini yazmıştım… Arbitraj gelirlerinden paraya para demediğini de… Esasında Seral Polimer’in faaliyetleri izinsiz…)
Lafı uzatmayayım…
Belli ki, kara para konusunda mücadele son sürat sürecek. Hatırlayın, eskiden suç örgütleri, uyuşturucu kaçakçılığı, silah ticareti, kadın ticareti, tarihi eser kaçakçılığı, organ ticareti, ihaleye fesat karıştırma gibi alanlardan elde ettikleri paraları, küçük uçakların kargo bölümlerinde Karayipler’e taşırdı. Orada ufak tefek bankalar bu şüpheli parayı büyük komisyonla alırdı. Daha sonra kara paracılar suç gelirini yasal bir gelir gibi gösterip mali sisteme dahil etmek için şirinler yönteminden off-shore’lara, paravan şirketlerden döviz bürolarına, göstermelik şirketlerden hayali ihracata kadar pek çok yönteme sarıldılar. Son dönemde ise kripto paralar kullanılıyor. Geleneksel finansal sistemlerdeki denetim mekanizmaları kripto dünyasında halen eksik… Bu da suçluların dijital varlıkları kullanarak izlenmeden büyük miktarda parayı aklamalarına olanak sağlıyor. O nedenle hükümetin bir an önce bu regülasyonları tamamlaması gerekiyor.