haberspot.com.tr

Işıl Özgentürk yazdı : Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum. Değirmendere ile epey bir geçmişim var. Bir zamanlar ilçe olan Değirmendere’de belediye başkanı, sevgili

Haber Spot
5 Dk Okundu


Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım
İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin
Değirmendere Mahallesi’ne
taşınıyorum. Değirmendere ile epey bir
geçmişim var. Bir zamanlar ilçe olan
Değirmendere’de belediye başkanı,
sevgili dostum Ertuğrul Akın’ın inanılmaz
çabasıyla uluslararası ahşap heykel
sempozyumları yapılırdı. Yıllarca sürdü.
Her milletten heykeltıraşlar bir aya yakın
Değirmendere’de konaklayıp, ağaçları
kendileri kesip heykel yaparlardı. Tüm
bir cümbüştü, hiç unutmam bir ayakkabı
boyacısı çocuk heykeltıraşlara bakıp
bakıp sonunda karar vermişti. Bir gün
gidip gözüne kestirdiği heykeltıraştan bir
parça tahta istedi. O ister de verilmez
mi? Kocaman bir tahtayı kapıp başladı
oymaya. Sonunda uzunluğu bir metreyi
bulan mükemmel bir balık heykeli yaptı
ve her gün yanına gidip kendisini izleyen
bana o heykeli armağan etti. Sağ olsun.

Heykeller Değirmendere’yi bir masal
ülkesine çevirmişti, sonra deprem geldi
ve deniz pek çok heykeli alıp götürdü.
Çok azı kaldı, dilerim Kocaeli’nin en
büyük ilçesi İzmit Belediyesi bu geleneği
yeniden canlandırır. Bana da heykel
yapanları izlemek düşer.

Sevgili okurlarım taşınma telaşı, 23 yıllık
hayat ve iş arkadaşım film yönetmeni
Ali Özgentürk’
ün ölümü üst üste geldi.
Ülkede ne olup bittiğini izleyemedim
zaten ağır bir belirsizlik döneminin
içindeyiz. Öyleyse dedim mevzuyu biraz
değiştireyim ve “Gezegenimiz” adlı bir
belgesel imdadıma yetişti.

Belgeselde dünyamız eğik olduğu için,
insanoğlu dünyayı yok etmeye yeminli
olduğu için hayvanlar sürekli göç etmek
zorundalar, üremek ve yiyecek bulmak
için. Bu göç yollarında neler olmuyor
ki bir an “İyi ki hayvan doğmamışım”
diyorsunuz. Ayrıca ben ne zaman başım
sıkışsa “Ah anacığım neredesin?” diye
rahmetli anama seslenirim, neden anamı
çağırırım da babama seslenmem, hep
merak ederdim, bunu da çözdüm.

Efendim doğada erkeklerin tek işlevi,
işi gücü bir dişi bulup döllemek. Onun
dışında erkek hayvan görmeniz mümkün
değil ve üremek için inanılmaz gaddarlar.
Şimdi başlayalım, balina yiyecek bulmak
için sürekli göç etmek, denizlerde
kilometrelerce yüzmek zorunda. Bir
de gebeyse işler çok zor, 13 ay sonra
yüzerken yavru doğuyor. Ana balinanın
dev cüssesi yanında bit kadar bir yavru
balina, ana ve bebek balina sürekli
yüzüyorlar, kilometrelerce yüzüyorlar
çünkü ana balina hiç durmadan süt
emen bebe balinayı beslenmek zorunda.
Sadece o değil. Bebek balinalara
düşkün köpekbalıkları var, balinaya
güçleri yetmediği için dördü beşi türlü
savaş stratejileri kurup anneyi bebekten
uzaklaştırmaya çalışıyorlar. İnanılmaz
bir mücadele, anne balina saldırıyı
savuşturmak için olağanüstü savaşıyor.
Peki erkek balina nerede? O yok,
uzaklarda dölleyecek dişi balina avında.

Bitmedi, bebek balina ve annesi
nihayet kendileri için güvenli bir alanda
dinleniyorlar. O da ne? Alan güvenli değil,
bir erkek balina anneyi gözünü kestiriyor
ve döllemek için çevresinde dolaşıyor.
Bebek balina annesinin gövdesine
sıkı sık sarılıyor çünkü erkek balinanın
onu uzaklaştırmak istediği fark ediyor.
Mücadele sürüyor. Erkek balina sürekli
atakta. Yahu dişi istemiyor, yavrusu
var, bir uzaklaş! Neyse erkek balina pes
ediyor. Ve anne balina üç yıl yavrusunu
beslemek için karnını doyurmaya
başlıyor.

Ya ayılar, en sevdiğim hayvan ayılarda
durum ne? Efendim dişi ayı döllenmiş,
sonbaharda inanılmaz avlanarak irileşmiş
ve güvenli bir inde kış uykusuna yatıyor.
Bu uyku bütün bir kış sürecek. Ayı tüm
hayatı fonksiyonları minimuma indirip
uyumaya başlıyor. Kalbi dakikada 8
kez atıyor. Komada gibi. Mart başında
uyanıp iki ya da üç yavru doğuruyor ve
yeniden uyuyor, o uyurken yavrular da
hemen memelere saldırıyorlar. Bebeler
biraz irileşince anne ayı uyanıyor ve inden
çıkıyorlar. Ne güzel değil mi ama o da
ne? Bir erkek ayı dişinin ve yavruların
peşine düşüyor, yavrular onun için lezzeti
bir yemek. Dişi ayı bunun farkında ve
yavrularına önce ağaçlara tırmanmayı
öğretiyor. Erkek ayı yaklaşınca vallahi
de billahi de öksürüyor ve yavru ayılar
hemen ağaçlara tırmanıyor. Ağacın
altında anne ayı, erkek ayıya öyle bir
bakıyor ki erkek ayı tırıs tırıs gitmek
zorunda kalıyor.

27 filden oluşan bir fil sürüsü, anne,
baba, teyzeler, amcalar yola çıkmışlar
çünkü küresel ısınma nedeniyle her
zaman otladıkları topraklar çoraklaşmış
ve kendilerine verimli otların bulunduğu
yeni bir mekân bulmak zorundalar,
sürekli yürüyorlar, günde 600 kilometre,
git Allah git. Bu arada olağanüstü bir
şey oluyor ve bir anne fil yavrusunu
doğuruyor. Belki de yolda doğan ilk fil
bu. Zor yürüyor, onun meme emmesi
için fil sürüsü oldukça sık mola vermek
zorunda kalıyor. Özellikle dişi filler anne
fil, yavrusunu emzirirken bir güvenlik
çemberi oluşturuyorlar. Çünkü erkek filler
var, ne olur ne olmaz diye. Vallahi billahi
böyle belgeselleri izlemelisiniz çünkü
doğa kafa yorduğumuz pek çok sorunun
yanıtını veriyor.

Bu Makaleyi Paylaşın
Yorum bırakın

Bunlara da Göz Atabilirsiniz.

Galatasaray’ın gözdesi Umut Tohumcu

Merkez orta sahaya hem genç hem de dinamik bir futbolcuyu transfer etmek…

Haber Spot Haber Spot

Zülal Kalkandelen yazdı : Kendi vicdanını susturanlar

“Bir insan, kendi vicdanına da yanıt verecekse, liderine yanıt vermeyi reddetmek zorunda…

Haber Spot Haber Spot

Okan Buruk’a 5. yıldız tarifesi

Galatasaray'ı son üç sezonda şampiyonluğa ulaştıran teknik direktör Okan Buruk ile ilgili,…

Haber Spot Haber Spot
Abone Olanlar Okuyor

Bartuğ Elmaz kimdir, kaç yaşında, nereli? Bartuğ Elmaz hangi takımlarda oynadı? – Son Dakika Spor Haberleri

“Kırgızistan’la teröre karşı mücadelemiz kesintisiz sürecek”

Fatih Terim’in ekibi Al Shabab 90+9’da yıkıldı! – Son Dakika Spor Haberleri