İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) terör örgütü PKK’nın 12 Mayıs’ta açıkladığı kendini feshetme kararı sonrası başlayan sürece yönelik Diyarbakır’da düzenlediği ”Barışa Giden Yol: Hafıza ve Adalet” konferansta, terörle mücadelede yakınlarını kaybeden bazı aileler bir araya geldi.
Konferansın açış konuşmasını yapan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, çatışmalı sürecin acı çeken her iki tarafının da bir araya geldiği toplantıları yapmayı daha önce de amaçladıklarını kaydetti. Keskin, şunları söyledi:
”İnsan Hakları Derneği olarak 1986’da çok acılı bir süreçte kuruldu derneğimiz. 12 Eylül askeri darbesinin o en kötü koşulları döneminde ilk kurulan sivil toplum örgütüyüz. Kuruluşumuzun hemen ardından başlayan ve 90’larda özellikle faili meçhul cinayet ya da kontrgerilla cinayetleri adına ne dersiniz deyin? Aslında biz İnsan Hakları Derneği olarak böyle bir toplantıyı hep yapmayı amaçladık. Yani bu çatışmalı sürecin acı çeken her iki tarafının da bir araya geldiği toplantıları hep çok yapmak istedik. Ama bir türlü bunu tam başaramadık. Önümüze çeşitli engeller çıktı. Anlaşılır engellerdi bunlar. Ama bugün ilk defa birbirimizin acılarına bu kadar yakından tanıklık edeceğiz ve ne kadar benzediğini göreceğiz. O nedenle bu toplantının çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
“ÖNCE BARIŞÇIL BİR ORTAMA İHTİYACIMIZ VAR”
”Yeni bir sürece giriyoruz. İnsan hakları savunucuları olarak biz her zaman silahsız çözümü savunduk” diyen Keskin, şunları kaydetti:
”O nedenle de belki de işimizi en çok yapmamız gereken yeni bir süreç. Çünkü savaşın, çatışmanın bir tarafının silahları bıraktığını açıkladığı ve bizim de barış için üzerlerimize düşen büyük görevin farkında olarak başladığımız yeni bir süreç. Tabii ki çok fazla sorun var. Bunları biliyoruz. Yerine getirilmemiş birçok şey var. Cezaevindeki hasta mahpuslar, siyasi mahpuslar, kadına yönelik şiddet, LGBT’lere yönelik nefret politikaları o kadar çok konuşacağımız şey var ki ama bütün bunları konuşabilmemiz için bizim önce barışçıl bir ortama ihtiyacımız var. O nedenle de bu toplantıyı biz çok önemli buluyoruz.’
Konuşmasının ardından Keskin, Trabzon’un Maçka ilçesi kırsalında, 11 Ağustos 2017’de PKK üyesi teröristlerce şehit edilen 15 yaşındaki Eren Bülbül’ün annesi Ayşe Bülbül ile babası Ahmet Kaymaz ile birlikte 21 Kasım 2004’te Mardin’in ilçesindeki evlerinin önünde polis tarafından açılan yaylım ateşi sonucu öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın annesi Makbule Kaymaz’ın konferansa gönderdikleri mesajını okudu.
UĞUR KAYMAZ’IN ANNESİ: OĞLUMU 12 YAŞINDA 13 KURŞUNLA KAYBETTİM
Uğur Kaymaz’ın annesi Makbule Kaymaz mesajında, bir annenin yaşayabileceği en ağır yükü yıllardır taşıdığını, artık gözyaşı değil, adalet, eşitlik ve barış istediklerini kaydetti. Anne Kaymaz’ın mesajı şöyle:
”Başta sağlık problemlerinden ötürü aranızda olamadığım için özürlerimi iletiyorum. Barış için bir anne olarak bu anlamlı konferansı düzenleyen emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum. Burada bulunan herkesi acısını yüreğinde taşıyan tüm şehit ailelerini sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hayatını kaybeden tüm evlatlarımızı rahmetle özlemle anıyorum. Ben bir Kürt annesiyim. Oğlumu daha 12 yaşındayken babasıyla birlikte 13 kurşunla kaybettim. İkisinin mezarına sarılarak büyüttüm acımı. Bir annenin yaşayabileceği en ağır yükü taşıyorum yıllardır. Ama bu acının başka anaların yüreğine düşmemesi için buradayım. Barış için birlikte yaşamanın yollarını aramak için buradayım. Artık ne Kürdistan’da ne de Türkiye’nin başka bir yerinde çocuklar öldürülmesin istiyoruz. Ne bir annenin daha yüreği yansın ne bir çocuk daha mezarda büyüsün. Evlatlarımızı kaybettik. Ama umutlarımızı kaybetmek istemiyoruz. Bizler artık gözyaşı değil, adalet, eşitlik ve barış istiyoruz. Çünkü barış hepimize iyi gelecek.”
EREN BÜLBÜL’ÜN ANNESİ: BARIŞI SAVUNMAYAYIM DA NE YAPAYIM?
Eren Bülbül’ün annesi Ayşe Bülbül de mesajında barış çağrısında bulundu. Bülbül’ün mesajında şu ifadeler yer aldı:
”Bütün katılımcıları selamlıyorum. Sağlık sorunları yaşadığım için doktorum seyahate izin vermiyor. Bu nedenle aranızda olamadım. Ben barışa destek bekliyorum. Benim evladım şehit oldu. Başka annelerin yüreği yanmasın diye devletimizin ve milletimizin gittiği yoldan gidiyorum. Benim evladımın bedeninden 17 kurşun çıktı. Kaç bayramdır Erensiz geçiriyorum. Başka hiçbir annenin bayramlarını evlatsız geçirmesini istemiyorum. Toplantıya katılan herkese bu duygularımı iletmek istiyorum. Ben hala Erenimden kalan tuşlu telefonu kullanıyorum. Yapmış olduğunuz bu çalışmayı çok kıymetli buluyorum. Başka annelerin evlatlarını kaybetmesine rıza gösteremem. Barışı savunmayım da ne yapayım?”
