haberspot.com.tr

Gezi Direnişi’nin çocukları, Saraçhane’nin üniversiteli gençleri Cumhuriyet’e anlattı: Umut 12 yıldır dipdiri – Son Dakika Türkiye Haberleri

Contents‘AYNI RUH DOLAŞIYOR’‘UTANÇ TABLOSU’‘TOPLUMSAL MUHALEFET BEN DE BURADAYIM’ DEDİ‘KENDİLİĞİNDEN BİR TEPKİYDİ’ İstanbul’da başlayıp 80 kente yayılan Gezi Direnişi’nin üzerinden 12 yıl geçti. Gezi Parkı’na giren

Haber Spot
5 Dk Okundu

İstanbul’da başlayıp
80 kente yayılan Gezi
Direnişi’nin üzerinden
12 yıl geçti. Gezi Parkı’na
giren iş makineleriyle
Topçu Kışlası ve alışveriş
merkezi yapılması
planıyla ağaçlar
kesilirken yurttaşların kararlı
duruşu Gezi Parkı’nın ayakta
kalmasını sağladı.

Milyonlarca
kişinin katıldığı eylemlerde
Mehmet Ayvalıtaş (19), Abdullah
Cömert (22), Ethem Sarısülük (26),
Ali İsmail Korkmaz (19), Ahmet
Atakan (23), Berkin Elvan (14),
Medeni Yıldırım (18) ve Hasan
Ferit Gedik (21) yaşamını yitirdi.
Gezi Direnişi Türkiye siyasi
tarihinin sembol olaylarından
birisi haline gelirken İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB)
yönelik hukuksuz operasyonların
ardından simgeye dönüşen
Saraçhane Meydanı’nı dolduran
gençlere “Gezi’de çocuk
Saraçhane’de genç olmanın” ne
demek olduğunu sorduk.

Gezi sırasında 10 yaşında olan
Berkay Yerhan: “Hatırladığım en
net olay, evimin önünde yürüyüş
yapan bir grup üniversiteli genç
İstiklal Marşı okumuştu ve
evimin balkonuna çıkıp onlara
katılmıştım. Berkin Elvan’ı ve Ali
İsmail Korkmaz’ı hâlâ yaşatmaya
çalışıyoruz. Hatta Marmara
Üniversitesi öğrencileri olarak
Maltepe’deki büyük kampüsümüze
Ali İsmail Korkmaz Kampüsü ismini
verdik. Hükümet silmeye çalışsa da
bizler onları bir şekilde yaşatacağız.”

‘AYNI RUH DOLAŞIYOR’

Gezi eylemlerinde 8 yaşında
olan Efe Kaymakçı: “O dönem
liseye giden abim, neredeyse her
gün Gezi Parkı’ndaydı. Her akşam,
muhafazakâr ailemin telefonda
ona öfkeyle, “Taksim’de ne işin var
senin” diye bağırdığını hatırlıyorum.
O anlarda bir şeylerin değişmekte
olduğunu hissederdim. Şimdi geriye
dönüp baktığımda o parkta sadece
ağaçlar değil, bir halkın onuru,
iradesi ve geleceği savunuluyordu.
12 yılın ardından, aynı sokakların
yeniden umutla, bilinçle ve hak
arayışıyla dolup taşmasına tanıklık
etmek tarif edilemez bir duyguydu.
Gezi’de atılan her sloganda, kurulan
her barikatta, yankılanan her şarkıda
olduğu gibi şimdi de sokaklarda
aynı ruh dolaşıyordu:
Dayanışma, direniş ve halk iradesi.”

‘UTANÇ TABLOSU’

Gezi döneminde 7 yaşında
olan Öykü Başaran: “Ailemle
Gezi Parkı’na, mahallemizdeki
yürüyüşlere gidiyorduk. O yaşta
sloganların, eylemlerin içinde
birlik ve beraberlik hissini,
mücadele vermenin gururunu
hissedebiliyordum.

Bugün Saraçhane olaylarıyla
Gezi’de ekilen tohumların
yeşerdiği dönemde biz öğrenciler,
Gezi’yi içimizde, sesimizde,
haykırışlarımızda taşıyoruz. Bu
yolda yitirdiğimiz Ali İsmail,
Berkin, Ethem, Mehmet’i ve Saray
rejimine karşı dövüşmüş, düşmüş
herkesin düşlerini bugün biz
taşıyoruz. Can Atalay, Mücella
Yapıcı, Osman Kavala bu
mücadelede halkın yanında
durmuş, Saray rejiminin
karşısında dimdik
dikilmiş aktivistlerdir.
Hukuksuzca cezaevinde
olmaları, Türkiye’nin
utanç tablolarından biri
olarak tarihe geçmiştir.”

‘TOPLUMSAL MUHALEFET BEN DE BURADAYIM’ DEDİ

Gezi’de 9 yaşında olan Eylül Aravi:
“Doğayı, ağaçları, canlıları korumak
amacıyla başlayan bu hareketin bir
çığ gibi büyümesi ve binlerce insanın,
zaman zaman ekranlardan tanıdığımız
isimlerin de direnişe ortak olması beni
adeta büyülemişti. Annem güvenlik
endişesiyle beni eylemlere götürmese
de Gezi ruhunu başından sonuna kadar
yaşamamı ve benimsememi sağlamıştı.
Saraçhane eylemleri, Gezi’den
farklı olarak öğrenci hareketinin
öncülüğünde hayat buldu ve büyük
oranda yine öğrencilerin katılımıyla
dinamizmine kavuştu. Derdimiz 12
yıl öncesinden farksızdı; özgürlük,
adalet, demokrasi, eşitlik ve hak
arayışı bizi meydanlarda buluşturmaya
yetmişti. Saraçhane eylemleri de Gezi
hareketi de toplumsal muhalefetin
siyasete etkin bir şekilde ortak
olduğu, “Ben de buradayım” dediği
kolektif bir mücadeleden doğan halk
direnişleridir.”

‘KENDİLİĞİNDEN BİR TEPKİYDİ’

Şehir plancısı Dr. Tayfun
Kahraman, MS hastalığına rağmen Gezi
davası kapsamında üç yıldır cezaevinde.
Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman,
“Gezi Parkı, betonlara hapsedilmiş kent sakinlerinin
nefes alabilmek için savunduğu, bugün de çocukların
neşeyle oynadığı, insanların ağaçların gölgesinde soluklandığı bir alan. Milyonlarca
insanın 12 yıl önce gösterdiği tepki bu küçücük yeşil alanın dahi kendilerine çok
görülmesineydi. Aradan dokuz yıl geçtikten sonra eşimin de dahil olduğu bir grup insan bir
anda suçlu ilan edildi. Defalarca soruşturma ve yargılama yapılıp “suçsuz” denen insanlar, bir
anda hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddiasıyla derdest edildi” dedi.

Gezi Parkı olaylarının
toplumun her kesiminden insanın kendiliğinden tepkisi olduğunu vurgulayan Kahraman, “Barışı,
kucaklaşmayı ve adaleti konuştuğumuz günlerde, toplum vicdanının reddettiği Gezi davası ile ilgili
Anayasa Mahkemesi’nin geç olmadan adil yargılama hakkımızı gözeteceğini ve büyük bir haksızlığa
dönüşen bu durumu düzelteceğine inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Bu Makaleyi Paylaşın
Yorum bırakın

Bunlara da Göz Atabilirsiniz.

Emine Erdoğan, Türk Kızılay’a kurban bağışında bulundu

KAYNAK DHACumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Türk Kızılay…

Haber Spot Haber Spot

Piak, Catar Eşdeğeri Al Duhail’e Transferi

2023-2024 sezonu yaz transfer döneminde Başakşehir'e transfer olan Krzysztof Pitek, kariyerine Katar'da…

Haber Spot Haber Spot

Neşeli Hayat filminin konusu ne? Neşeli Hayat filminin oyuncuları kim? – Son Dakika TV Rehberi Haberleri

Neşeli Hayat filminin yönetmen koltuğunda Yılmaz Erdoğan oturuyor. Filmin senaristliğini İbrahim Büyükak…

Haber Spot Haber Spot
Abone Olanlar Okuyor

Son dakika depremler! Deprem mi oldu? 26 Mayıs 2026 nerede, ne zaman deprem oldu? – Son Dakika Türkiye Haberleri

Dünyada 4 tane bulunuyor: Biri Bursa’da – Son Dakika Yaşam Haberleri

Beşiktaş Fibabanka, Darüşşafaka Lassa karşısında zorlanmadı!