Teleskop aynı zamanda evrenin büyük bölümünü oluşturan gizemli karanlık madde konusundaki önemli sorulara yanıt verecek.
Astronomi alanında bir kuşakta bir yaşanan bir gelişme olan teleskop, 10 yıl boyunca sürekli güney yarımkürede gece saatlerinde görüntü alacak.
İskoç astronomi uzmanı Prof. Catherine Heymens “Şahsen ben bu noktaya ulaşabilmek için 25 yıldır çalışıyorum. Onlarca yıldır bu müthiş tesisi kurmak ve bu tür araştırmalar yapmak istiyorduk” diyor.
Birleşik Krallık araştırmanın önemli ortaklarından biri ve teleskobun yollayacağı çok ayrıntılı fotoğraflara dair verileri işleyecek veri merkezlerine ev sahipliği yapacak.
Vera Rubin güneş sistemimizdeki bilinen objelerin sayısını on kat artırabilir.
BBC News, fotoğrafların yayımlanmasından önce Vera Rubin Gözlemevini ziyaret etti.
Gözlemevi, Şili’deki And Dağları’nda yer alan Cerro Pachon Dağı üzerinde kurulu. Bölgede uzay araştırmaları için kurulmuş başka gözlemevleri de var.
İrtifası çok yüksek, havası çok kuru ve çok karanlık. Yıldızları izlemek için mükemmel bir mekan.
Karanlığın muhafaza edilmesi çok önemli. Rüzgarlı bir yolda tesise gidip gelirken bindiğimiz otobüs çok dikkatli yol almak zorundaydı, çünkü uzun far kullanılmamalıydı.
Gözlemevinin içi de farklı değildi.
Teleskobun üzerini kapatan kubbenin tam anlamıyla karanlık olması için çalışan bir mühendislik birimi var. Bu birim, gece gökyüzünden gelen astronomik ışıkla karışmaması için başıboş ışık kaynaklarını kapatmaktan sorumlu.
Gözlemevindeki uzmanlardan Elena Urbach yıldız ışıklarının yol bulmak için “yeterli” olduğunu söylüyor.
Gözlemevinin amaçlarından birinin “evrenin tarihini anlamak” olduğunu vurguluyor.
Bu da “milyarlarca yıl önce” meydana gelen süpernova patlamalarını ve soluk galaksileri görebilmek anlamına geliyor.
Elana “Dolayısıyla, gerçekten net fotoğraflara ihtiyacımız var” diyor.
Gözlemevinin her bir detayı da bu hassasiyet göz önüne alınarak tasarlanmış.
Teleskopta, üç aynalı kendine has bir tasarım söz konusu. Gece gökyüzünden gelen ışık 8,4 metre çapındaki ilk aynaya vuruyor. Sonra 3,4 metre çapındaki ikinci aynaya yansıyor ve kameraya ulaşmadan önce 4,8 metre çapındaki üçüncü aynaya gidiyor.
Aynaların mükemmel durumda tutulması gerekiyor. Tek bir toz zerresi bile fotoğrafların kalitesini bozabiliyor.
Yüksek yansıma gücü ve hız, teleskobun yüksek düzeyde ışığı yakalamasını sağlıyor.
Gözlemevindeki optik uzmanı Guillem Megias bunun “gerçekten çok uzaktaki, yani astronomi anlamında daha eski zamanlardan gelen olayları gözlemlemekte çok önemli olduğunu” söylüyor.
Teleskobun içindeki fotoğraf makinesi 10 yıl boyunca, her üç günde bir “Uzay ve Zaman Araştırması” için tekrar tekrar geceleri gökyüzünün görüntülerini alacak.
2 bin 800 kilo ağırlığındaki kamera geniş bir açı sunuyor.
Kubbenin ve teleskobun üzerinde durduğu ayağın hızla pozisyon değiştirebilmesi sayesinde geceleri 8-12 saat boyunca kabaca her 40 saniyede bir görüntü alacak.
Kameranın çözünürlüğü 3 bin 200 megapiksel.
Bir başka deyişle iPhone 16 Pro telefonların kamerasından 67 kat yüksek çözünürlüklü.
O kadar ki, Ay’daki bir golf topunu bile görüntüleyebiliyor.
Megias “İlk fotoğrafı aldığımız an çok özeldi” diyor:
“Bu projede çalışmaya ilk başladığımda, 1996’dan bu yana burada olan biriyle tanıştım. Ben 1997 doğumluyum. Bu da projenin, bir kuşak astronomi uzmanının girişimi olduğunu fark etmenizi sağlıyor.”
Zirve yaptığında sayısı gecede 10 milyonu bulacak veri uyarılarını analiz etme işi ise dünya genelindeki yüzlerce bilim insanının görevi olacak.
Araştırma dört alanda gerçekleşecek:
- Gökyüzündeki değişikliklerin haritalanması
- Samanyolu Galaksisi’nin oluşumu
- Güneş Sistemi’nin haritalanması
- Karanlık maddeyi ve evrenin nasıl oluştuğunu anlamak
Ancak projenin asıl gücü devamlılığında. Aynı alanları tekrar tekrar inceleyecek ve her değişiklik gördüğünde bilim insanlarını uyaracak.
Prof. Heymens “Bu değişiklikleri gözlemleme gücü gerçekten yeni ve daha önce yapılmamış bir şey. Daha önce düşünmediğimiz şeyleri bile bize gösterme potansiyeli var” diyor.
Teleskop aynı zamanda aniden Dünya’ya doğru yönelen tehlikeli nesneleri tespit ederek, bizi korumaya da yardımcı olabilir.
Tıpkı geçen aylarda bilim insanlarını kısa bir süre endişelendiren YR4 asteroiti gibi.
Kameranın çok büyük aynaları aynı zamanda bilim insanlarının bu nesnelerden kaynaklanan en soluk ışıkları tespit etmesine ve uzayda ilerlerken izlemelerine yardımcı olacak.
Durham Üniversitesi’nden Prof. Alis Deason “Dönüştürücü bir etkisi olacak. Galaksiyi gözlemlemek adına şimdiye kadarki en büyük verileri sunacak. Çok uzun yıllar boyunca çalışmalarımızın itici gücü olacak” diyor.
Deason, Samanyolu’ndaki yıldızların uzak geçmişini incelemek için fotoğraflar alacak.
Şu anda yıldızlardan gelen verilerin çoğu 163 bin ışık yılı öncesine gidiyor, fakat Vera Rubin sayesinde 1,2 milyon ışık yılı öncesi görülebilecek.
Prof. Deason aynı zamanda Samanyolu’nda yok olan yıldızların mezarlığı olarak anılan yıldız halelerini ve hala yaşayan ama çok soluk ve bulunması zor olan küçük uydu galaksileri de görmeyi bekliyor.
Vera Rubin’in aynı zamanda uzun zamandır devam eden dokuzuncu gezegen gizemini de çözeceği düşünülüyor.
Bu nesne Dünya ve Güneş arasındaki mesafenin 700 kat daha uzağında, yani yerdeki diğer teleskopların kapsama alanı dışında olabilir.
Prof. Heymens “Bu güzel gözlemevinin nasıl çalıştığını gerçekten anlamamız uzun sürecek ama buna dünden hazırım” diyor.