haberspot.com.tr

Ergin Yıldızoğlu yazdı : Yeni bir finansal kriz mi geliyor?

ContentsDÖNÜŞÜM, KÜRESEL RİSKLERVE MERKEZ BANKALARI Küresel finans sistemi, 2008 sonrasının birikimli çelişkilerinin olgunlaşmasıyla yeni bir krizin eşiğine geldi. Bu uyarı yalnızca radikal iktisatçılardan değil, sistemin

Haber Spot
4 Dk Okundu


Küresel finans sistemi, 2008 sonrasının birikimli çelişkilerinin olgunlaşmasıyla yeni bir krizin eşiğine geldi. Bu uyarı yalnızca radikal iktisatçılardan değil, sistemin en merkezi ideolojik aygıtlarından geliyor. Bu hafta Ekonomist, “Yeni Finansal Düzen” (The New Financial Order) başlıklı özel dosyasında yaklaşmakta olan bir krizin sinyallerini tartışıyor.

Dosyadaki yazılar savlarını ABD’nin kamu borcundaki tırmanışa, finans sisteminin bir elin parmaklarından daha az sayıda banka dışı dev aktörler tarafından kontrol edilmesine, merkez bankalarının ekonomik ve siyasi manevra alanının daralmasına, Koz’ın fevri davranışlarının yarattığı belirsizliklere dayandırıyor.

DÖNÜŞÜM, KÜRESEL RİSKLER

2008 sonrası finansal regülasyonlar, büyük bankaları disiplin altına aldı. Ancak bu disiplin, finans sermayesini banka dışı alanlara itti. Blackrock, Apollo, Citadel, KKR, Blackstone gibi banka dışı aktörler de ABD finans sisteminin ana taşıyıcıları haline geldi. Bu kurumlar artık sadece borsalarda değil, kredi piyasalarında da belirleyici. Örneğin Apollo, 2024 yılında tek başına 200 milyar dolar kredi verdi; bu rakam, o yıl büyük Amerikan bankalarının verdiği toplam kredi artışını geride bıraktı.

Bu yapı dışarıdan bakıldığında “yenilikçi” ve esnek görünüyor. Ancak gerçekte son derece kırılgan bir mimariye sahip. Bu fonlar karmaşık, düşük likiditeli, kaldıraçlı ve yüksek riskli enstrümanlarla çalışıyorlar. En ufak bir şok, zincirleme satışlara, güven krizine ve panik havasına yol açabilir. 2023’teki Silicon Valley Bank çöküşü bunun erken bir ön örneğiydi.

Bugün ABD’nin toplam kamu borcu 36 trilyon doları aşmış durumda. Bu, ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 120’sine denk geliyor. Bu devasa borcun büyük bölümü, Çin, Japonya ve Avrupa ülkeleri gibi yabancı yatırımcılar tarafından finanse ediliyor. Ancak son dönemde uygulamaya konan keyfi, hatta yabancı yatırımcıları adeta cezalandıran vergi düzenlemeleri bu güveni sarsıyor. Hazine tahvili satışlarındaki aksamalar, doların zayıflaması ve faizlerin yükselme eğilimi bu gelişmelerin semptomları.

Bu durum sadece ABD’yi değil, dünya ekonomisini de doğrudan etkiliyor. Zira dünya genelinde yatırım fonları ve merkez bankaları büyük miktarda Amerikan varlığı tutuyor. Bu varlıkların değer kaybetmesi, özellikle Avrupa ve Asya’da borçlanma maliyetlerini yükseltiyor. Avrupa Merkez Bankası gibi kurumlar, bu baskıyı dengelemek için yeniden piyasalara müdahale etmek zorunda kalabilir. Almanya ve Fransa gibi ülkelerde kamu borçlanmasının artması, bu alanda yoğunlaşan tartışmalar halihazırda büyüyen siyasi kutuplaşmayı daha da derinleştirebilir.

VE MERKEZ BANKALARI

2008’de Fed ve Avrupa Merkez Bankası olağanüstü adımlarla sistemi kurtardı. Bugün aynı esneklikten yoksunlar. Bilanço büyüklükleri rekor seviyelerde. Yeni bir kriz anında, yine şu soruya cevap verilmesi gerekecek: Sistem kimin için kurtarılacak? Büyük bankalar mı, yoksa gölge sistemde büyüyen özel sermaye fonları mı?

Halkın gözünde, özel sermaye fonları, fiş anlamına geliyor. Bu fonları kurtarmak sert siyasi tepkilere yol açabilir. Ancak onları batmaya bırakmak da sistemik bir çöküş riski taşıyor. Bu çelişki, yalnızca ekonomik bir tercih meselesi değil; aynı zamanda kapitalist devletleri doğrudan etkileyerek hızla ekonomik sarsıntının ötesinde bir meşruiyet krizine dönüşebilir. Toplumsal öfkenin büyümesi, sistem karşıtı siyasal hareketleri güçlendirebilir. Mevcut egemen sınıflar, bu öfkeyi yönlendirmek amacıyla demokratik araçların ötesinde, otoriter seçeneklere yönelebilirler. ABD’de Trump’ın yeniden seçilmesiyle birlikte bu yönelimin ilk sinyalleri çoktan gelmeye başladı. Avrupa’da da benzer şekilde faşist partilerin yükselişi de meşruiyet krizleriyle ilgili.

Finansal sistemin bugünkü hali, üretimden kopmuş, spekülasyona dayalı bir birikim tarzını temsil ediyor. Bu, kâr oranlarının düşme eğilimini geçici olarak bastırıyor olsa da kredi sisteminin özel fonların eline geçmesi, banka denetiminin etkisizleşmesi ve kamu borcunun sürdürülemez hale gelmesi, kapitalizmin kendi iç çelişkilerini büyütüyor. Ekonomist ‘in raporuna bakınca şimdi, “1930’lardan adeta yalnızca bir finansal kriz uzaktayız” diye düşünmek olanaklı.

Bu Makaleyi Paylaşın
Yorum bırakın

Bunlara da Göz Atabilirsiniz.

Fenerbahçe’ye wonderkid oyun kurucu! O ülkeye çıkarma

Rus basınında yer alan haberlere göre Fenerbahçe, CSKA Moskova forması giyen genç…

Haber Spot Haber Spot

Murat Çalık’ın avukatlarından ‘itirafçı’ iddialarına yanıt – Son Dakika Türkiye Haberleri

Av. Melih Koçhan ve Av. Cihan Ünal imzasıyla yayınlanan metinde son zamanlarda…

Haber Spot Haber Spot

Beşiktaş’tan kaleye flaş hamle! Son karar Ole Gunnar Solskjaer’in

Fotomaç'ın haberine göre, Beşiktaş, FC KTP forması giyen 20 yaşındaki Malili kaleci…

Haber Spot Haber Spot
Abone Olanlar Okuyor

Kentte yaz nasıl geçer?

Stefano Denswil ile yollar ayrıldı!

2’nci Lig Play-Off yarı final maçında Vanspor, Elazığ Spor’u 4-1 yendi