Enerjide yerli ve milli adımlarla elini her geçen gün daha da güçlendirmek isteyen Türkiye bir yandan da uluslararası iş birlikleriyle de mümkün olan en yüksek faydayı sağlamaya çalışıyor.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile ABD’li Continental Resources ve TransAtlantic Petroleum şirketleri arasında imzalanan ‘Ortak Girişim Anlaşması’ da bu hamlelerden biri.
Uzmanlar, Diyarbakır Havzası’ndaki konvansiyonel olmayan petrol ve gaz kaynaklarının geliştirilmesi için atılan bu adımın yakın gelecekte son derece güzel yansımaları olabileceği görüşünde.

“ABD’de teknoloji ve deneyim en üst seviyede“
“ABD’de teknoloji ve deneyim en üst seviyede“
Boğaziçi Üniversitesi Rektör Yardımcısı olan ve aynı zamanda Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği başkanlığı dahil çok farklı görevlerde bulunan Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, söz konusu anlaşmanın Türkiye adına son derece kritik olduğu kanaatinde.
ABD’nin enerjide net ihracatçı konuma yükseldiğini ve bunun da pek çok alanda Washington yönetiminin elini rahatlattığını hatırlatıyor Kumbaroğlu. Bu süreçte başrolün konvansiyonel olmayan petrol ve gaz üretimine ait olduğunu sözlerine ekliyor.
Bu tür arama faaliyetlerinde teknoloji ve deneyimin çok değerli olduğuna değinen Kumbaroğlu “ABD’de teknoloji ve deneyim en üst seviyede. Şimdi Türkiye ile yeni bir yola giriyorlar. Sahip oldukları kabiliyetler, ülkemizin konvansiyonel olmayan gaz ve petrol kaynaklarını ekonomimize kazandırabilmesi adına önemli bir köprü görevi üstlenecek” diyor.

“Diyarbakır Havzası’nın potansiyeli çok yüksek”
“Diyarbakır Havzası’nın potansiyeli çok yüksek”
Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, TPAO ve ABD’li şirketler arasında atılan imzalarda ismi geçen Diyarbakır Havzası’na ilişkin de çok kritik bazı bilgiler paylaşıyor.
ABD Enerji Bilgi İdaresi tarafından 2013’te bölgeye dair kapsamlı bir çalışma yapıldığını anımsatan Kumbaroğlu, şöyle devam ediyor:
“O dönemde ABD, kendi dışındaki 41 ülkeyi ve 137 kaya formasyonunu yakından inceledi. Sonra bu çalışmanın sonuçlarını da yayınladılar.
Türkiye’de Güneydoğu Anadolu bölgesinde kayda değer miktarda konvansiyonel olmayan petrol ve gaz rezervi bulunuyor. Havzanın yaklaşık 83 bin 139 kilometrekare olduğu bilgisi var. Bunun 10 bin 463 kilometrekarelik kısmında 2,9 trilyon metreküp kaya gazı mevcut. Rapora göre aynı bölgede 87 milyar varil kaya petrolü bulunduğu da hesaplanmış.
Tabi bu tür işlerde çok denklemli bir süreç işliyor. Bazı hesaplamalar yapılıyor ve günün sonunda teknik olarak değerlendirilebilir durumda olan rezerv potansiyeli de ortaya konuyor. ABD’nin resmi raporuna göre değerlendirilebilir durumda olan rezerv potansiyeli 289 milyar metreküp kaya gazı ve 4,5 milyar varil petrol.”

“Dadaş Formasyonu ismini sıkça duyacağız”
Söz konusu çalışmaların yapılacağı alana dair başka detaylar da paylaşan Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Güneydoğu Anadolu Havzası’nın Hatay’dan Hakkari’ye kadar uzandığını kaydediyor.
Gaziantep, Adıyaman, Kilis, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak’ın bu havza içinde anıldığını dile getiren Kumbaroğlu, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Dadaş Formasyonu olarak adlandırılan rezervuar özellikle Diyarbakır çevresinde yoğunlaşıyor. Söz konusu gaz rezervi, Türkiye’nin bugünkü tüketim miktarları ile yaklaşık 5,5 yıllık tüketimine denk geliyor. Elbette TPAO ve ABD’li şirketlerin birlikte yapacağı saha çalışmalarından elde edilecek sonuçlar hangi miktarlarda üretim yapılabileceğini net olarak ortaya koyacak.
Türkiye bu anlaşmayla doğal gaz ve petrolde dışa bağımlılığını bir nebze daha azaltacak. Sadece bu da değil, yeni yol haritası Ankara’nın bölgesel enerji ticaret merkezi vizyonuna çok değerli bir destek sağlayacak.
Eğer doğru adımları atmaya devam edersek Diyarbakır Havzası’nı da Dadaş Formasyonu’nu da hatta farklı coğrafyalardan yeni müjdeler duymaya da devam edebiliriz. Türkiye, enerjide dünyanın yükselen yıldızı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.”