5 Kasım 2024’de ABD başkanlık seçim sonuçlarını görene kadar, hatta Başkan Trump’ın 20 Ocak’taki yemin törenine kadar, çok taraflı ekonomik teşkilatların ve önde gelen ekonomi düşünce kuruluşlarının 2025 yılı tahminlerinde küresel büyüme için yüzde 2,8 ile 3,2 arasında bir artış, küresel ticaret için ise yüzde 3,1-3,3 aralığında bir büyüme öngörülmekteydi. 2025’de küresel ticaretin yüzde 4 büyüyeceğini ifade eden kurumlar dahi söz konusuydu. Ancak, Başkan Trump’ın göreve başladıktan sonra öyle bir ticaret savaşları kasırgasına sebep oldu ki, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) yüzde 3-3,3 aralığındaki büyüme öngörülerini silerek, 2025’de tersine küresel ticaretin yüzde 0,2 daralacağı beklentisini paylaştı. 2025 öngörülerinde bu ölçüde bir sapma uluslararası ekonomi çevreleri açısından sarsıcı olsa gerek.
Oysa, küresel ticarette 2024’de gözlenen güçlü trend, 2025 ve 2026 için umutları da güçlendirmişti. Başkan Trump’ın ‘karşıtlık’ bazlı ek gümrük tarifelerinin tetiklediği ticaret savaşlarıönde gelen ülkelerin tümünde ticaret politikalarına dair belirsizliği derinleştirmiş durumda. DTÖ2025’deki yüzde 0,2’lik daralma sonrası, gerek Trump yönetiminin ticaret savaşları gerginliğini uzun soluklu götüremeyeceği öngörüsü, gerekse de önde gelen ekonomilerin tarife savaşlarına adapte olma beceresine bağlı olarak, 2026 için yüzde 2,5 gibi mütevazi bir toparlanma öngörüyor. Bununla birlikte, daha şimdiden dahi yüzde 0,2 daralma öngören DTÖ, ABD ile önde gelen ekonomiler arasında müzakerelerden bir sonuç çıkmaması halinde, 90 gün ertelenmiş olan ‘karşılıklı’ tarifeler devreye girer ise, 2025 daralmasının yüzde 0,6‘ya bile ulaşabileceğini belirtiyor.
Endişe edilen bir diğer konu, ABD ve önde gelen ekonomilerin ‘kısasa kısas’ haline getirebileceği ‘tarife gerginliği’nin, ülkeler arasında diğer ticaret ilişkilere de yayılma riski. Nitekim, Başkan Trump’ın seçilmesiyle birlikte AB ve önde gelen ülkelerine yönelik sertleşen söylemi, Trump yönetiminin sert üslubu, Avrupa’dan ABD’ye turizm amaçlı ziyaretleri de olumsuz yönde etkilemiş durumda. Ayrıca, karşılıklı gerginliklerden doğrudan yabancı sermaye yatırımları iştahının da etkilenmesi riski var. Bu nedenle, ticaret savaşları gerginliği diğer ekonomik ilişkiler alanlarına sirayet ederek, kıtalar arası ekonomik ve ticari ‘parçalanma’yı hızlandırır ise, DTÖ uzmanları 2025’de küresel ticaretteki daralmanın yüzde 1,5′i dahi bulmasından endişeliler. Nitekim, sadece Kuzey Amerika dahi 2025’te küresel mal ticareti büyümesine 1,7 Bayanlık negatif katkı yaparak zaten tüm küresel ticareti aşağı çekmiş olacak.
Asya ve Avrupa bölge ve kıta içi ticareti ayakta tutarak küresel ticaretin ayakta kalmasına katkı yapmaya devam etse de, ‘tarifelerin normalleşmesi’ senaryosu ağır basmadığı müddetçe, her iki kıtanın göreceli hareketliliği dahi küresel ticarete ancak düşük bir katkı sağlayabilecek. DTÖ’nün analizi, Asya’nın katkısının yarı seviyesine inerek 0.6 Mrs.lık bir katkıda bulunma ile sınırlı kalabileceğine işaret ediyor. Afrika Kıtası, BDT, Orta Doğu ve Latin Amerika gibi gelişmekte olan ekonomi ağırlıklı bölgelerin toplam katkısı da bir miktar azalmakla birlikte pozitif kalmayı sürdürecek. ABD–Çin gerginliği ise küresel ticarette ciddi bir yön değişikliğine yol açabilir ve diğer pazarlarda Çin’den gelecek artan rekabet konusunda endişeleri tetikleyebilir. Çin, ABD dışı ithalatı güçlü pazarlarda rolünü yüzde 4 ile 9 arası artırabilir. Buna karşılık, Çin’in daha az girebileceği ABD pazarında Türkiye için tekstil, hazır giyim ve elektrikli ekipman gibi sektörlerdeki fırsat penceresi iyi değerlendirilmeli.