Bloomberg HT Teknoloji Zirvesi’nde Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen’in konuğu oldu.
Konuşmasına Bloomberg HT’nin 15’inci yaşını kutlayarak başlayan Kacır, şunları söyledi:
Şu an bütün dünyayı değiştiren işlerin tümü teknoloji alanında ortaya çıkıyor. Türkiye bu sürece son 22 yılda attığımız adımlarla hep birlikte inşa ettiğimiz inovasyon, girişimcilik ekosistemi ile hazırlandı. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında kurduğumuz teknoparkların sayıları 105’i yakaladı. Buralarda faaliyet göstermekte olan 11 binden fazla inovasyon odaklı şirket, çalışmalarını sürdüren 1.600 fazla AR-GE ve tasarım merkezimiz var.
“AR-GE’de insan kaynağını 290 bine çıkardık”
İnsan kaynağını 29 binden 290 bine çıkardığımız AR-GE ekosistemi aslında Türkiye’nin bütün bu dönüşümü kendi milli varlığını kendi öz kaynaklarını imkân ve kabiliyetlerini geliştirerek hazırlandığını ispati niteliğindedir. Bunun sonuçlarını da Türkiye görmeye ve dünyayı göstermeye başladı.
“Savunma sanayiinde yerli sistemlerin payı yüzde 80’lere geldi”
Türkiye bölgesindeki en önemli üretim merkezlerinden biri… Beyaz eşya sektöründe Avrupa’da bir numaralı üreticiyiz, dünyada ikinci büyük ülkeyiz. Ticari araç üretiminde Avrupa’da bir numarasıyız, güneş paneli üretiminde Avrupa’nın bir numarasıyız, demir, çelik ve çimento gibi birçok sanayi kolunda ilk üçteyiz. Büyük bir üretim gücümüz ve bunun yanında artık iddialı bir teknolojik gücümüz var. Bunun en somut göstergesi savunma sanayi oldu. Türkiye’nin kendi geliştirdiği yerli ve milli ürün ve sistemlerle dünya çapında başarılar elde ettiği bir alan. Türk savunma sanayiinde yerli sistemlerin payı yüzde 80’lere geldi. Bu seviyeler yüzde 20’lerdeydi. Bu noktaya getirdik. Avrupa Birliğinde bu oran yüzde 20’lerde.
Pek çok kritik platformda rakiplerinin çok daha iyisi ürünler çıkarıyoruz bunun da en bariz örneği insansız hava araçları… Türkiye insansız hava araçları sanayinde küresel pazarın yüzde 68’ini elinde tutan bir ülke. 50’ye yakın ülkeye Türkiye’nin insansa araçları ihraç edildi. Bu da yüksek teknolojik de paradigma değişimlerine odaklandığımızda kendi özgün yol haritamızla odaklandığımızı ne kadar hızlı sonuç alabildiğimize ne kadar büyük başarılar elde edebildiğimiz ispati oldu.
“Dünyada kritik teknolojiler ilk kez geliştirilmiyor”
Ürün ve sektör çeşitliliği anlamında Türkiye, Çin’den sonra kocaman coğrafyanın en avantajlı ülkesi. Teknolojinin getirdiği paradigma değişimi ile katma değer odaklı bir istikamette geliştirmeyi başarırsak ben başaracağımıza yürekten inanıyorum. Türkiye bu büyük dönüşümün kazananlarından biri olacak.
Yapay zekâ son dönemde bilgisayarın ve internetin keşfi kadar büyük bir dönüşümün tetikleyicisi oldu yapay zekayı asla küçümsemiyorum. Yapay zekanın büyük dönüşümlere sebep verebileceğini düşünenlerdenim ancak dünyada kritik teknolojiler ilk kez geliştirilmiyor. Bazı kritik teknolojiler dünyada büyük acılara, ülkeler arasında büyük uçurumlara, toplum içinde farklı kesimler arasında uçurumlara sebebiyet verdi. Ne zaman yapay zekâ gibi teknolojiler küresel olarak insanlık yararına geliştirilebilecek bir kural setiyle üretiliyor olur, o zaman insanlık yararına daha ümit var olabiliriz. Halihazırda bu noktaya çok yakın olmadığımızı açıklıkla ifade etmek isterim yapay zekayı regüle eden küresel düzeyde insanlık yararına teknolojilerin geliştirilmesi yapay zekanın hem kullanımı hem de gelişiminde küresel düzeyde demokratikleşme sağlanması gibi başlıklar da hepimizin arzu edeceği kural setlerine tarifleyen bir platform bir anlayış bir hukuki zemin maalesef yok.
Türkiye olarak yapay zekanın etik, ahlaki ve insanlık yararına bir çerçeve geliştirilmesi konusunda uluslararası inisiyatiflerde güçlü bir söz ortaya koymaya devam ediyoruz. Bununla birlikte Türkiye’nin teknoloji geliştirme yolculuğunda iddia sahibi ve rekabet gücü bir ülke olmasını arzu ediyoruz. Yerli ve milli kabiliyetlerimizi geliştiriyoruz, hızlandırıyoruz. İnsan kaynağı çok değerli, Türkiye’nin en önemli avantajı genç insan kaynağı.
“Teknofest’te 1,6 milyon gencimiz yarışmalara katıldı”
Bugün hepsinin ismini ezbere bildiğimiz teknoloji şirketinin en kritik işlerini üstlenen, bu şirketleri taşıyan insanlar 20’li-30’lu yaşlarda insanlar. Biz genç nüfusumuza teknoloji geliştirme yolculuğuna güçlü şekilde dahil edebilirsek, aslında en önemli avantajımız bu olacaktır. Bakanlık olarak bu alanda çok geniş bir gayret ortaya koyuyoruz. Bir yandan dünyanın en büyük teknoloji festivalleri ile gençlerin teknoloji geliştirme yolculuğuna katılımını hızlandırıyoruz ki geçtiğimiz yıl Teknofest‘te 1 milyon 600 bin gencimiz 45 yarışmaya katıldı. Bu yarışmaların tümü roket teknolojilerinden uydulara sağlık da yapay zeka da yenilikçi enerji teknolojileri kadar tümüyle yarının işine odaklı yarışmalardı. Türkiye’nin dört bir yanında deney yap atölyeleri kuruyoruz. 11 yaşından itibaren ilçe ilçe kasaba kasaba köy köy bu ülkenin yetenekli çocuklarını keşfetmeye ve onları teknoloji geliştirmeye yolculuğuna dahil etmeye gayret ediyoruz. 135 deney teknoloji atölyemizde 3 bine yakın öğrencimiz var. Bu da aslında Türkiye’nin geleceği için yaptığımız önemli yatırımlardan biri ekosistem paydaşlarımızla birlikte üniversite eğitimlerini reel sektörün problemlerini çözüm arayışlarına daha fazla yaklaşması için gayret ediyoruz. YÖK ve 200’e yakın üniversiteyle iş birliği yaptık sektör kampüs programı başlattık.
“Türkiye’nin kendi büyük dil modelini geliştirmesini önemsiyoruz”
Dünyada her şey çok hızlı değişiyor ve dönüşüyor. Türkiye bu dönemin kazanan ülkelerinden biri olacak, son 20 yıllık performansı bunu işaret ediyor. Türkiye’nin kendi büyük dil modelini geliştirmesini önemsiyoruz. Dünyada büyüme hızında elde edebilmiş ülkelerden biri. Çin yüzde 8’in üzerinde büyüdü. Amerika Birleşik Devletleri yüzde 2 büyüdü, Avrupa Birliği yüzde 1,4 büyüdü. Türkiye yüzde 5,5 büyüdü. Dolayısıyla biz genç nüfusumuzun öncülüğünde gerçekten dünyanın dinamik ekonomilerinden biriyiz. Doğru kararlar alabilir, özel sektörle kamu politikalarını aynı istikamette hizalamayı başarırsak bütün bu dönüşüm fırtınasının kazanan ülkelerinden biri olarak öne çıkabiliriz. Paradigma değişimlerini yakalamak temel önceliğimiz olmayı sürdürecek, ekosistemin özellikle Türkiye’nin geleceği taşıyacak dönüşüm projelerine bakanlık olarak da en güçlü şekilde destek sunmayı sürdüreceğiz.
HIT-30 programı
Dünyanın bütün coğrafyalarında yerli üretim, yerinde üretim yerli teknoloji motivasyon haline geldi. Türkiye’de kendi özgün yaklaşımıyla ilerliyor. Milli teknoloji hamlesi bizim bütün bu süreçleri aslında kamu politikaları ile sunacağız desteğin ana başlığı ve HIT- 30’da bunun en önemli enstrümanlarından biri. 30 milyar doların üzerinde bir destekle Türkiye’nin yüksek teknolojide bir üretim ve ihracat atılımı gerçekleştirmesini amaçlıyor. Türkiye’de halihazırda orta-yüksek teknolojide ihracatımız 90 milyar doları yakaladı. Yüksek teknoloji ihracatımız 9 milyar doları yakaladı biz bunları asla yeterli görmüyoruz toplam ihracatımızın 263 milyar dolara geldiği bir tabloda bizim orta-yüksek ve yüksek teknolojimiz için daha hızlı hareket etmemiz lazım bunun için de şimdi o kadar olduğundan farklı işler yapmamız lazım. HIT-30’u Sayın Cumhurbaşkanımız bu anlayışla geçtiğimiz Temmuz ayında duyurdu. Yarı iletkenler, batarya teknolojileri, elektrikli araçlar, güneş enerjisi, rüzgâr tribünü küresel şirketlerin Türkiye’de AR-GE merkezi kurmalarına yönelik çağrı yaptık Türkiye’nin taşıdığı fırsatların farkındayız.