2036 Yaz Olimpiyat Oyunları’nın en
şanslı aday kentiydi İstanbul. Resmi
başvuruda bulunan Ahmedabad ve
Nusantara karşısında öne geçmişti. Taa
ki İBB’ye yönelik 19 Mart operasyonuna
kadar. Şimdilerde bölgesel kriz yaşayan
Hindistan ile pek de reklamı olmayan
Endonezya avuçlarını ovuşturuyor; Cape
Town (Güney Afrika), Doha (Katar) ve
Riyad (Suudi Arabistan) umut tazeledi.
Özellikle alkol ve seküler yaşam
konusunda depara kalkan Suudiler,
2036’yı kaparsa kimse şaşırmasın.
Peki biz ne yapıyoruz? Evet önemli ölçüde
tesisimiz var, beğenelim, beğenmeyelim
son 10 yılda önemli spor alanları inşa
edildi. Hatta son olarak Ataköy Olimpiyat
Evi yanındaki arazinin projesi Bakan
Osman Aşkın Bak ve TMOK Başkanı
Ahmet Gülüm’ün çabasıyla hazır. Fakat
1996’lardan beri olimpiyat seçmelerini
izleyen biri olarak söyleyeyim ki betonla
olimpiyat kazanılmıyor. Lobi, ikili ilişki
ve ülke tanıtımı önemli. İBB’nin seçilmiş
başkanı İmamoğlu, Bakan Bak ile 27
Aralık’ta bir toplantı yapmıştı. Yanındaki
ekipten sadece Suat Yıldız aktif diğerleri
ya tutuklu ya istifa etti. Yıldız da spora
hâkim olduğu için değil, belediye
yönetimindeki görevi nedeniyle oradaydı.
Yani, İmamoğlu yok, olimpiyatın yerel
ayağı yok! Eğer gerçekten 2036’yı
istiyorsak İBB’nin şu an sporu bilen
isimleriyle Bakanlık, HDK ve TMOK el ele
vermeli; çünkü yarın çok geç olacak.
Beşiktaş’ın olağanüstü genel kurulu
vardı; bir hayli gergin geçti. Serdal
Adalı yönetimi, Dikilitaş başta olmak
üzere bazı arazilerin imara açılıp inşaat
işine girişilmesi konusunda yetkiyi aldı.
Muhalif üyelerin kürsü sırası geldiğinde
“yeterlilik” önergesi verilmesi belki
de oylamanın kaderini belirleyecek
konuşmaların yapılmasına engel
oldu. Çünkü bazı üyeler yetkinin bu
şekilde verilmesine karşıydılar. İtiraz
noktaları arazinin TOKİ aracılığıyla
değerlendirilmesi, TOKİ’nin de “Ben
istediğim gruba veririm” dayatmasıydı.
Konuşturulmayan isimlerden biri olan
Divan Kurulu üyesi Dr. Abdullah
Kehale’yi aradım. Kehale’nin önergeye
takılan konuşmasındaki can alıcı cümle,
“Eğer Süleyman Seba yaşasaydı,
TOKİ’nin dayatmalarına ‘Evet’ der
miydi Beşiktaş caiması”ydı. Bu sözler
salona duyurulamadı. Günün sonunda
Beşiktaş yetkiyi aldı ama salona gelenlerin
bir bölümünün içine sinmedi bu iş! Şimdi
Adalı’ya düşen görev, ikna edemediği
üyeleri bilgilendirip Beşiktaş’ın geleceğinin
emin ellerde olduğunu anlatması.