haberspot.com.tr

Arda Güler’den duygusal mektup! Bir top kapın ve dışarıya koşun

Real Madrid’de forma giyen milli futbolcu Arda Güler, The Players’ Tribune için ‘Ülkemin çocuklarına mektup’ adlı bir yazı kaleme aldı. İşte o mektup…. Güzel ülkemin

Haber Spot
12 Dk Okundu

Real Madrid’de forma giyen milli futbolcu Arda Güler, The Players’ Tribune için ‘Ülkemin çocuklarına mektup’ adlı bir yazı kaleme aldı. İşte o mektup….

Güzel ülkemin bütün çocuklarına:

Size hikâyemi anlatmanın zamanı geldi. Bütün hikayemi.

Bir futbol ülkesi olarak geleceğimiz hakkında çok düşünüyorum. Yolculuğumun bazılarınıza ilham vereceğini ve Türkiye’deki kız ve erkek çocuklarına, her şeyin mümkün olabileceğini gösterebilmesini umuyorum.

“BEN DE SİZLERDEN BİRİYDİM”

Sadece birkaç sene önce ben de sizlerden biriydim.

Aslında komik… 12 yaşındayken, bir Playstation almaya kafayı takmıştım. Bunu ne kadar çok istediğimi anlayamazsınız. Babama her gün yalvardım. Tek istediğim FIFA 17’ydi.

Ben çocukken pek video oyunu oynamazdım, çünkü hep sokakta futbol oynuyordum. Ama bir gün arkadaşlarımdan birisi PS4 aldı ve içinde FIFA 17 vardı, o gün hayatımızın en güzel günlerinden biri gibiydi.

Alex Hunter ile kariyer modunu görünce – off. Çıldırdık.

“BABAMA PS4 İÇİN YALVARIRDIM”

Alex Hunter’ı hatırlıyor musunuz? Bazılarınız bunun için çok genç olabilir. FIFA 17’nin The Journey (Yolculuk) adında bir modu vardı. Bu modda Alex adında, kimsenin tanımadığı bir çocuk olarak başlayıp büyük kulüplerle anlaşma imzalamaya çalışıyordun. Eğer başarırsan, Cristiano Ronaldo gibi büyük yıldızlarla yan yana tünelden sahaya çıkıyordun.

Bizim için oyundan çok daha fazlasıydı bu, televizyon ekranında gördüğümüz rüyamızdı. O kadar çok bağlanmıştım ki. Arkadaşımın evinden ne zaman eve dönsem, babama PS4 için yalvarırdım.

“Çok uslu olacağım! Derslerime çok iyi çalışacağım!”

Ama Türk anne ve babalarını biliyorsunuz. Babam uzun süre sadece “Biraz bekle, bir iki şeyi halletmem lazım…” dedi.

Ne demek istediğinden tam emin değildim. Ama bir gün okuldan eve döndüğümde, mutfak masasının üstünde bir paket vardı. Playstation şeklinde bir kutuydu.

Çıldırdım.

Babama baktım ve “Gerçekten mi?!” diye sordum.

O da “Gerçekten.” dedi

Açtığımda Playstation’ın içinde bir sürü oyun vardı. Herhangi bir disk gerekmiyordu. Gerçek olamayacak kadar iyiydi. İçimden dedim ki, Nasıl yani, babama tek bir oyun için yalvarmak zorundayken şimdi bana 20 oyun mu veriyor?

“BU ANI KALBİME KAZINDI”

Babama sordum. “Baba piyangodan para falan mı kazandın?”

O da “İyi bir fiyat yakaladım” dedi.

“Mağazada mı?” diye sordum.

Babam da “Yok, yok, pazarda…” dedi

Sonra benim FIFA’da Yolculuk modunun olmadığını fark ettim. Alex Hunter’ı bulamadım. Bazı tuhaf isimler de vardı. Cristiano Ronaldo olmak istediğimde, “MD White” isminde bir kulüp seçmem gerekiyordu.

Tekrar babama gittim. “Baba doğru FIFA’yı aldığına emin misin? Biraz garip de bu.”

O da “Evet eminim. Kapatıp açmayı denedin mi?” dedi.

“Baba ………”

“Belki de internettendir.”

Haftalarca bu şekilde oynadım. Daha önce FIFA dışında başka futbol oyunu oynamamıştım, o yüzden bendekinin farklı bir versiyon olduğunu sanıyordum. Ama bir gün arkadaşlarım da oynamak için bize geldi ve “Arda… bu ne?” dediler.,

“Nasıl yani? FIFA işte” dedim.

Onlar da “Arda bu FIFA değil. Çakma bu” dediler.

Ben de “Hayır, ya, futbol oyunu işte bu.” dedim.

“Oğlum, Fenerbahçe nerde? Bu isimler ne? Babanı kandırmışlar” dediler.

Hepsi gülmekten yerlere yatıyordu. Ben de onlarla gülmeye çalıştım ama aslında o kadar utanmıştım ki. Bu anı kalbime kazındı.

“BABAM NİYE Mİ İFLAS ETTİ?”

Ama çakma bir FIFA’m olması umurumda değildi. Ona rağmen seviyordum. Gerçek bir saha, gerçek bir kale ya da yeni bir PlayStation’a ihtiyacım yok. Ben taşlardan yapılmış kale direkleriyle bile mutluyum.

Türk zihniyeti böyledir.

Ne demek istediğimi anlıyor musunuz? Ben varlıklı bir ailede büyümedim. Bir futbolcunun oğlu değilim. Ankara’da bir apartman binasının birinci katında büyüdüm. Annem ev hanımıydı ve babam da yeni iflas etmiş bir dükkan işletiyordu.

Niye mi iflas etti?

Aslında Türkiye’de sorulan 100 sorudan 99’unun cevabı bu.

Futbol.

“DOĞDUDUĞUM ANDAN İTİBAREN F.BAHÇELİ’YDİM”

Biraz babam hakkında konuşalım. Futbolu ne kadar mı çok severdi? Gelin size anlatayım.

Ben daha yeni yürümeye başladığımda, şut çekmem için sol ayağımın önüne balonlar yerleştirirdi. Solak bir futbolcu olmamı istiyordu.

O sadece bir Fenerbahçe taraftarı değildi, adeta Fenerbahçe’yle yaşıyordu. Hep, ‘Bizim damarlarımızdaki kan sarı-lacivert akar’ derdi.

Bir defasında biz derbide gol atınca, koltuktan öyle bir fırladı ki tavandaki lambayı kırdı. 2010’da son maç şampiyonluğu kaçırdığımızda ise, sinirle bir kutuya tekme attı ve ayağını incitti — tam bir çizgi film karakteri gibiydi.

Babam sayesinde, doğduğum andan itibaren Fenerbahçeli’ydim. Neredeyse kelimenin tam anlamıyla.

İlk hayallerimden biri, Fenerbahçe’nin bir maçını stadda izleyebilmekti.

İnternetten bilet alabilmek neredeyse imkansızdı. Sayfayı yenilemek için hazırda beklerdik, saat tam 13,00 olduğunda…

Icth Tik Tik Tik Tik Tik Tik Tik !!!!

13:01.

BİLETLER TÜKENMİŞTİR.

Her seferinde böyleydi.

“İLK KEZ SARACOĞLU’NA GİTMEK…”

Ama 2014’de ben dokuz yaşındayken, Fenerbahçe’ye bir stadyum cezası verildi ve tribünleri kapatmak yerine, sadece kadın ve çocukların gelmesine izin verdiler. Bu bizim için bir şanstı. Biletler satışa çıkmadan önceki gece; annem, babam, ablam, ben arabaya bindik ve 5 saat süren yolun sonunda İstanbul’a gelip bilet satış ofisinin sırasına girdik. Sabah 5’te varıp bilet satış ofisi açılana kadar arabada uyuduk.

Sırada üçüncüydük. Çılgınlık resmen.

Ertesi sabah, o biletlerin elimizde olduğuna inanamıyorduk.

İlk kez Şükrü Saraçoğlu’na gitmek, bir hayal dünyasına ilk kez ayak basmak gibiydi. İçeriden merdivenleri çıkıyorsunuz ve her basamakla tribünleri ve sahayı biraz daha iyi görüyorsunuz ve ta ki… oradasınız. Önünüzde tüm stad beliriyor ve sonra o sesi duyuyorsunuz… atmosfer inanılmaz. Tribünlerde hiç erkek yoktu ama eminim ki o stadyumu sadece çocuklarla doldursanız bile, o atmosfer yine de dünyanın en iyilerinden biri olurdu.

Bir noktada sahada Aziz Yıldırım’ı gördüm. Dokuz yaşında bile onun kim olduğunu biliyordum. Onu görebilmek için aşağıya koştum, o kadar heyecanlıydım ki anneme nereye gittiğimi söylemeyi unuttum. Annem dönüp koltuğuma bakmış ve… Arda yok?! 20 dakika boyunca beni kaybettiğini sanmış. Bu durum onu hiç de mutlu etmedi tabii… (Özür dilerim anne!)

O atmosferin içerisindeyken adeta cennettesiniz. Çocuklar, umarım bir gün hepiniz bu duyguyu yaşarsınız.

“ÇOK ŞÜKÜR…”

Stad benim o güne kadar top oynadığım yerlerle kıyaslanamayacak kadar iyiydi. Ben apartmanımızın dışında, mahalledeki büyük çocuklarla bir basketbol sahasında oynardım. Ya da okulumda. Ya da bir otoparkta, arabaların camlarını kırardım. Babam da bunların parasını ödemek zorunda kalırdı. Ama iflas etmemizin sebebi bu değildi.

Okulda Mahmut adında bir beden eğitimi öğretmenimiz vardı. Ben dokuz yaşındayken, bir gün babama beni Gençlerbirliği Akademisi’ne yazdırması gerektiğini söyledi. Babam buna hayır dedi çünkü oraya her gün gitmek bir saatlik yol demekti. Ama Mahmut Hocam bende bir şey görmüştü ve babamı ikna etti. Babam beni her gün idmana götürmeye başladı, bu onun için saatler süren bir işti. Bu sırada dükkan, ortağına emanetti. Ne olduğundan emin değilim ama bir gün babam beni bir kenara çekti ve “Oğlum ….. Dükkanı kapatmamız gerekiyor.” dedi.

İflas etmiştik.

O dükkan bizim tek gelir kaynağımızdı. O dönemlerde arkadaşlarımın beni waffle yemeye çağırdığını hatırlıyorum. Bu durumda “Kusura bakmayın param yok” diyemiyorsunuz. Ya hep çok yorgun olurdum ya da “yetişemeyeceğim” derdim.

Neyse ki her zaman sofrada yemeğimiz olurdu. Biliyorum; uyuyacak bir evi, sığınacak bir çatısı olmayan birçok çocuk var.

Çok şükür, şanslı olduğumuzu biliyordum.

Arda Güler (AFP)Arda Güler (AFP)

“BABAM ‘BÜYÜK DENİZDE BOĞUL’ DEDİ”

Bir süre sonra, babamlar yeni bir dükkan açtılar. Bu durumumuzu hafifletti ama birkaç sene sonra Fenerbahçe beni istediğinde, aklımızda sadece futbol vardı diyemem. Paraya ihtiyacımız vardı.

Karar vermemiz üç ay sürdü, çünkü böyle bir karar insanın tüm hayatını değiştirir. Ben 13 yaşındaydım, annem ve babam evden uzaklaşmamı istemiyordu. Benim hayalim Fenerbahçe’de oynamaktı ama bunun aynı zamanda çok riskli ve büyük bir karar olduğunun farkındaydık. İleride profesyonel bir futbolcu olacağımdan kimse emin olamazdı.

Sonunda babam “Boğulacaksan büyük denizde boğul” dedi.

Bu da İstanbul demekti.

“Altı ay sonra her şey yolunda giderse, biz de her şeyi satıp senin yanına geliriz.”

Ankara’dan ayrıldığımız gün, babam tüm sevdiklerimizi topladı, belki 30 kişi vardı. O gün doğum günümdü ve büyük bir pastayla kutladık. Ama annem sürekli ağlıyordu. Bu kadar çok göz yaşının olduğu bir doğum günü görmemiştim. Benimle gurur duyacağını ve yakında İstanbul’da görüşeceğimizi söyledim.

Ama o güne dair en çok benden 8 yaş büyük olan ablamla yaptığım konuşmayı hatırlıyorum.

Yola çıkmak için arabaya binerken gözlerimin içine bakıp “Arda, buzdolabını doldurman gerekiyor” dedi.

Buzdolabını doldurmak. Tam olarak bu kelimeleri kullandı.

“Arda bunu yapmalısın.”

İnsan 13 yaşındayken bu konuda ne hissetmesi gerektiğini tam bilemiyor. Sadece eğlenmek için bu oyunu oynuyorsun ama bir anda ailenin geleceği sana bağlı hale geliyor. Sadece şunu hatırlıyorum, arabayla İstanbul’a giderken babamdan aldığım doğum günü hediyesini çıkardım. Bu bir defterdi ve kapağında büyük bir başlık vardı.

Arda 10.

Arda Güler (AFP)Arda Güler (AFP)

“BİRİNCİ HAYAL: FENERBAHÇE”

Açıp içine hayallerimi yazdım. Birinci hayal: Fenerbahçe A takımında oynamak.

Sonra babam defterimi gördü ve bana yardım eden herkesin adını yazmamı istedi, 20 kişi civarıydı sanırım. Mesela beden eğitimi öğretmenim Mahmut. O beni hiçbir zaman beni profesyonel olarak oynarken göremedi. Mekanın cennet olsun hocam..

Fenerbahçe Akademisi’ne vardığımızda saate baktım.

19:07

Kulübümüzün kurulduğu yıl. Bu belki de kaderdi.

Ama gerçek hayat, FIFA Yolculuk modu gibi değil.

Birkaç ay sonra evimi özledim ve Ankara’ya geri dönmek istedim.

Gerçekten hayallerimden vazgeçmeyi düşünüyordum.

Anlamanız gereken bir şey var, Ankara ve İstanbul çok farklı şehirler. Ankara belki başkent olabilir ama para ve imkanlar İstanbul’da.

“GİYECEK BAŞKA KIYAFETİM YOKTU”

Bir gün okulumuz serbest kıyafete izin verdi. Üniforma yok. Oranın çocukları okula markalı giysilerle geldiler.

Ben üniformalı geldim.

“Arda, ne yapıyorsun?” dediler.

Ben de “Aaaa. Unuttum ya. Tüh” dedim.

Ama unutmamıştım. Sadece giyecek başka bir şeyim yoktu.

“BENİ DIŞLADILAR”

Takımda kendimi daha da yalnız hissettim, çünkü kendimden bir yaş büyüklerle oynuyordum. Benimle birlikte, uzun süredir kulüpte oynayan altı yedi oralı çocuk da vardı. Ama sadece beni oynatıyorlardı. Onlar da, “Bu Ankaralı çocuk niye oynuyor?” diye düşünüyordu. Beni dışladılar.

Bir gün antrenör “Arda, kaptan sensin” dedi.

Oralı çocuklar çok sinir oldular.

Sonra antrenör “Arda, sen 10 numarasın” dedi.

Delirdiler.

Türkiye’de 10 numara kutsaldır, biliyorsunuz. Bu U14’te bile böyle. Sadece “yaratıcı oyuncu” değil. Bir kurtarıcıdır. O Alex’tir – gerçek Alex. (Youtube’da bakın, pişman olmayacaksınız.)

Onur duydum ama aynı zamanda korktum. Benden ısınma hareketlerini yaptırmamı istediler. “Dizler yukarı! Depar!” Hiç hoşuma gitmemişti. Çok utangaçtım.

Ailemi özlüyordum.

Bir gün artık bunu yapamayacağım, dedim.

Bu Makaleyi Paylaşın
Yorum bırakın

Bunlara da Göz Atabilirsiniz.

Trump’a yönelik azil tasarısı Temsilciler Meclisi’nde reddedildi – Son Dakika Dünya Haberleri

ABD Başkanı Donald Trump hakkında bir kez daha azil girişiminde bulunuldu. Trump,…

Haber Spot Haber Spot

T.C. İSTANBUL 60. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNDEN

T.C. İSTANBUL 60. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNDEN İlan DOSYA NO : 2024/936 Bunlar…

Haber Spot Haber Spot

Erdoğan’da Lahey’de ABD Başkanı Trump ile görüştü – Son Dakika Siyaset Haberleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump, NATO zirvesi için bulundukları Hollanda'da…

Haber Spot Haber Spot
Abone Olanlar Okuyor

Alphabet’in yapay zeka atılımı başarıyı getirdi. Hisseleri yüzde 5 yükseldi

İran’dan İsrail’e atılan füzeler Hatay’dan görüldü

Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı, Hande Baladın’ı kadrosuna kattı