
Antalya Valiliği’nin hakkında adli işlem ve soruşturma başlattığı Berkem Aslanlar Diyarı isimli işletme, Manavgat Belediyesi zabıtasınca “geçici” olarak mühürlendi. “Geçici” kalıcı bir kapatmaya döner mi hep beraber göreceğiz. Ancak sosyal medyada yazıldığı gibi burası “kaçak” bir park değil, yaklaşık 4 yıldır su parkı, balina şovları, aslanlar diyarı, akvaryum ve teraryum (yılan familyası vs.) sergilendiği bir hayvanat bahçesi olarak “ruhsatlı” şekilde çalışıyor. Mühürlenmesinin sebebi hızlı bir tedbir alınmak istenmesi. Bölge, kaymakamlık tarafından da karantinaya alındı. Ruhsatın ve diğer evrakların mevzuatı karşılayıp, karşılamadığı ise detaylı araştırılacak. Bu arada 30 bin metre karelik alan üzerine kurulduğu belirtilen bu parkta geçen yıl doğan 9 adet de aslan yavrusu var.
Hayvan parkının mühürlenmeden önce yabancı, yetişkin ziyaretçiler için girişi 45 Euro (2150 lira) 4 yaştan büyük çocuklar içinse, 30 Euro (1410 lira) idi. Türk misafirler içinse fiyat tek: 450 lira. Aslan yavrusu beslemek, onlarla fotoğraf çekilmek ya da yunuslarla yüzmek ise ekstraya dahil.
Bu arada küçük bir internet araştırması ile burası hakkında ziyaretçiler tarafından girilmiş onlarca şikâyet de bulmak mümkün. 1 Ağustos 2024’te Gülşah isimli kullanıcı tarafından yazılan şikâyette, aslanların çok rahat çitlerden atlayabileceği, pislik içinde, beton bir zeminde yaşadıkları yazılmış. Kaldı ki bu, onlarca şikâyetten sadece biri. Peki bu şikâyetleri dikkate alan olmuş mu? Hayır. Bundan sonra olur mu? Onu da hep beraber göreceğiz.
HAYVANAT BAHÇELERİ İLKEL TOPLAMA KAMPI GİBİ
Dayanışma Hayvan Hakları Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Timur Ugan, Türkiye’deki hayvan parklarının çoğunun mevzuata uygun olmadığını söylüyor ve diyor ki: “Buralar tamamen para kazanma amacıyla kurulmuş, ilkel toplama kamplarıdır. Ve Tarım Bakanlığı maalesef yaban hayvanı ithalatına izin vermektedir. Oysa yaban hayvanlarının hapsedildiği bu parklarda ne bu hayvanların doğasına uygun bir bakım ne bir beslenme ne bir çevre düzenlemesi ne yeterli ve eğitimli bir bakıcı ya da veteriner ne de buraları denetleyen bir ekip vardır. Ki Türkiye’de yaban hayvanlar konusunda uzmanlaşmış veteriner sayısı da bir elin parmaklarını geçmez zaten. Dolayısıyla sadece aslanlar değil, hiçbir canlının bu koşullarda yaşaması mümkün değildir. Ve ‘Zeus neden saldırdı’ diye değil, ‘Zeus’u o barınağa kim koydu?’ diye sormak gerekir.”
Haychan parkları bir kaptan
Zeus’u öldürmeden, uyuşturarak yakalamak mümkün değil miydi? Yanıtı şu: “Muhtemelen o hayvanın biyolojisinden anlayan, büyüklüğü, sağlık durumuna göre verilecek uyuşturucunun dozunu ayarlayacak kimse yoktu. Öldürmek ‘en kolayı’. Başında gülerek, gururla poz vermişler bir de. Sanki kaçtığı için aslandan intikam alınmış…
Yoksa 2 ya da 3 alçak doz atışla pekâlâ uyutulabilir, canlı şekilde yakalanabilirdi. Son 4 yılda ithal edilen yaban ve evcil hayvan sayısı 350 bin civarı. Edirne Gümrüğü’nde geçen yıl sandık içinde kanguru bile yakaladık. Cezası ise hapis değil, para. Hayvanat bahçelerinin kapatılması,
hayvan ithalatının yasaklanması ise en doğru çözüm olur.”
“ZEUS ÖLDÜRÜLMEDEN CANLI ŞEKİLDE YAKALANABİLİRDİ”
Türk Veteriner Hekimler Birliği’nden Prof. Dr. Murat Arslan: “Hayvanat bahçeleri, hayvan refahı açısından bugün dünyada en çok tartışılan konulardan. O hayvanlara iyi bakmak ve denetlemek şart. Ki iklim değişikliğini konuşuyoruz, ısı değişmekte. Yanı sıra hayvan kaynaklı pandemiler yaşanıyor. Dolayısıyla her hayvan her yerde bakılamaz, analizlerinin çok iyi yapılması lazım. Hele de böyle küçük çaplı, özel işletmelere ruhsat verilmemeli, veriliyorsa da sıkı denetlenmeli. Mevzuat açısından olmasa da uygulamada eksikliklerimiz çok! Zeus’a dönecek olursak, o hayvanın fizyolojisi açısından Manavgat’ta işi ne diye sormak önemli. Kaçak ise ayrı işlem yapılır. Lakin kaçak olduğunu düşünmüyorum, izinle getirilmiş olma olasılığı yüksek. Dolayısıyla izinli olsa bile oradaki standartlar masaya muhakkak yatırılmalıdır. Bakanlığın bu konuda önlemler alması, gerekli denetimleri yapması önemli. Bu arada riskleri net bilmesem de Zeus’u canlı yakalamanın yolları gayet bulunabilirdi. Hele de onu öldürenler devlet görevlisi değil, medyada yazıldığı gibi sivil avcılar ise durum vahim.”