“En yakınınız bile anlamaz sizi.” diyor MHP… Siyasetin halihazırda ısınmakta olan havası geçtiğimiz haftalarda MHP lideri Devlet Bahçeli’nin terörist başı Abdullah Öcalan’a yönelik yaptığı “meclise davet” konuşması ile hayli kaynamıştı. Bahçeli grup toplantısında yaptığı konuşmada “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin, DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini duyursun.” sözleri ile kulislerde epey mesai yaşanmasına neden olmuştu.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın ilgili çağrıyı “Türk siyasetinde 22 Ekim bir milattır. Bugünden sonra siyasi değerlendirmeler ‘22 Ekim’den önce, 22 Ekim’den sonra’ diye yapılacaktır.” ifadesiyle değerlendirmesi üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yapacağı açıklama merak konusu olmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmanın üzerinden 8 gün geçmesinin ardından “Cumhur ittifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz.” açıklamasını yaptı.
O günden bugüne DEM Partili Mardin, Batman ve Şanlıurfa’nın Halfeti Belediyelerine kayyım atanırken, yolları döşenmekte olan sürecin sona erip ermediği konusu ise hala tartışılıyor. Tüm bu gelişmeleri değerlendirirken Bahçeli, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir?” diyerek üçüncü kez adaylığı için destek vermişti.
Peki sonra ne oldu?
Dün akşam saatlerinde MHP’nin resmi sosyal medya hesabından paylaşılan “Vakit tamamdır, söz konusu vatandır.” başlıklı videonun ardından “Cumhur ittifakında çatlak mı var?” sorusu yeniden gündeme geldi. İlgili videoda MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yalnızlığına vurgu yapılarak prensipler ve değişmez ilkeler üzerinden verilen mesaj, “Bahçeli, yaptığı çağrının ardından ittifak ortağı olan AKP tarafından yalnız mı bırakıldı? Yoksa sürece dair net adım ve kararlı bir duruş isteğinin altını mı çiziyor?” sorularını akıllara getirdi.
Manidar olanı ise ilgili videoda “Varlığın Türk varlığına armağan olmalı” sözüyle andımızdan alıntı yapılması oldu. Andımızın çözüm süreci kapsamında yapılan yasal değişikliklerle, 2013’te okullarda okunması uygulamasına son verilmişti. MHP ile AKP ittifakı ise 2017 yılında yapılan referandumda MHP’nin “evet” desteği vermesinin ardından başlamıştı. Ve hatta 2019 yılında İYİ Partinin “Danıştay kararının uygulanmaması ve andımız yeniden okutulsun” talebi AKP ve HDP’nin red, MHP’nin ise çekimser oy vermesi nedeniyle reddedilmişti.
Bahçeli’nin terörist başı Öcalan’a yönelik yaptığı çağrının etkileri hala sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrı sessiz kalmak ve tepkileri izlemek olduğu şeklinde değerlendiriliyor. Türkiye’nin içinden geçtiği süreç sürprizlere gebe. Zira tüm bunlar olurken CHP lideri Özgür Özel ekonomide yaşanan sorunlara dikkat çekerek olası bir erken seçime hazır olunduğunu belirtiyor. İşte bu gelişmeler ışığında son derecede önemli sorular zihinlerde beliriyor.
Şayet Bahçeli’nin çağrı yaptığı süreç istenilen şekilde ilerlemezse, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığına verdiği desteği “Vakit tamamdır” diyerek tartışmaya açması düşünülebilir mi? Ve bir sabah aniden “erken seçim çağrısı” ile yepyeni bir gündeme uyanır mıyız?