İsrail ve ABD saldırılarına karşı İran
beklenenin ötesinde bir direniş gösterdi.
Daha doğrusu uzmanlar “Tahran hemen
pes eder” diye beklediler günlerce; yeni
rejim senaryoları yazıldı. Çünkü Pers
topraklarındaki gelişmeleri Doğu’dan değil
de Batı’dan -emperyalizm penceresindenokudular. Daha doğrusu 2 kabile, 3 şeyhin
birleşmesi ile kurulan Suriye, Irak, Katar, BAE
ile kadim bir uygarlığa sahip İran’ı birbirine
karıştırdılar. Oysa MÖ binlerce yıl öncesine
dayanan bir kültürü var İran’ın. Medlerden
Perslere, Darius’lardan Sürüklenmiş’lara hep o
topraklarda var olmuşlar. Şii mezhebinin
merkezindeler. Farslar, Türkler, az sayıda
Kürt ve Beluçlardan oluşan; 90 milyonluk
nüfusa sahipler. Ülkede hüküm süren
İslam cumhuriyeti kimliğinden memnun
olmasalar da bayrak ve vatan sevgileri ortak
paydaları. Ne füzeyle rejim değiştirirler ne
de pes ederler. Hele hele şişirilen Şah Rıza
Pehlevi’nin oğlu Rıza Pehlevi projesi tam
bir fiyasko! Çünkü İran’daki anketlerde en
sevilmeyen isimler arasında en önde. Sözün
özü, Irak ve Suriye’deki gibi kara harekâtı
söz konusu bile olamaz. O yüzden Batılı,
emperyalist güçler şapkasını önüne koyup
düşünsün. Ki Koz’ın ateşkes çağrısı da
İran’ın ummadık taş olduğunun kanıtı.
BAŞ KAYBEDEN!
ABD’nin İsrail “Rika”sıyla İran’ı
vurmasından sonra Tahran yönetimi, dünya
petrol ticaretinin merkezi Hürmüz Boğazı’nı
elindeki tüm silahlı kuvvetlerle kapatacağını
açıklamıştı; yumuşamış gibi dursalar da Rus
yapımı İran denizaltılarının, her an izinsiz
geçen tankerleri batırması olası.
“Ticari” tehlikeyi sezen Trump’ın argo
bir tavırla durumu toparlama girişimlerine
karşın dünya ucu açık bir krizin eşiğinde! S.
Arabistan, BAE, İran, Kuveyt, Irak ve Katar
gibi büyük üretici ülkeler, petrol ve kondensat
ihracatlarında bu su yoluna bağımlı. Bırakın,
aylık aksamayı günlük kesintiler bile petrol
borsalarını altüst eder. Çatışmanın sürmesi
halinde emperyalist aile kaybeder, Rusya’ya
piyango vurur. Çünkü Körfez’e erişim
kapanırsa Rus petrolleri gözde enerji haline
gelir; Rusya da ABD destekli petrol gelirleri
sayesinde ekonomisini düzeltir.
Türkiye’ye dönersek; her zamanki gibi “baş
kaybeden”. Suriye karışır Türk ekonomisi
dara girer, Irak dağılır enflasyon patlar; şimdi
de İsrail-İran krizi yaşıyoruz. Benzine yüzde
10 zam geldi, ortalık yatışınca gelen zammı
olduğu gibi geri almak kimsenin aklına
gelmiyor. Ufak bir indirimle kandırmaca
yapıyorlar.
Her gün yüzlerce füzeye hedef olan
Tahran-İran ekonomisi bile bizimki kadar
etkilenmedi savaştan. İran Borsası TEDBİX
yüzde 2 civarı düştü, Tel Aviv Borsası TA 1.5
puan yükseldi! Peki ya Türkiye? Bu sorunun
yanıtını parayı yönettiğini var sayan Hazine ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Ver mi? “Niçin
biz hep baş kaybedeniz?”
Yunan turizm bakanı olsa!
Kültür ve Turizm Bakanı M. Nuri Ersoy’un
gazeteci Ahmet Hakan’ı Pire Limanı’na
bağlı lüks yatında ağırlaması özellikle muhalif
medyada geniş yankı buldu. Önce Ersoy’un
nasıl 36 milyon Avroluk yata bindiğine vurgu
yaptılar, ardından günlük siyasi bir gazetenin
yayın yönetmeninin bakanın teknesine misafir
olmasını eleştirdiler. Haklıdırlar ancak burada
özne, Bakan Ersoy’un 36 milyon Avroluk bir
yata sahip olması ya da gazeteciyi teknesinde
ağırlaması değil. Günün sonunda Ersoy, ETS
turizm ve Royal otellerin sahibi trilyoner iş
insanı. Vergisini ödüyorsa o yata biner, yine
gazetecinin konuk edilmesi de söz konusu
kurumu bağlar. Burada asıl mesele, Türkiye
Cumhuriyeti turizm bakanının, Yunanistan’ın
Pire Limanı’nda fotoğraf vermesi. Türk turizmi,
patlak veren İsrail-İran (hatta ABD) gerginliği
nedeniyle iptaller yaşarken (Bkz. TÜİK verileri)
M. Nuri Ersoy bu görüntüyü, Marmaris, Fethiye,
Bodrum ya da Antalya Kaleiçi limanında
vermeliydi. Çünkü o Türkiye’nin turizm bakanı;
Yunanistan’ın değil. Hem bu Atina ziyareti
sonrası, artık kimse kimseye, “Ege kıyıları
dururken niçin Yunan adalarına gidiyorsunuz”
diyemez. İşin şakası, Türkiye’de yat bağlama
fiyatları Yunanistan’ın 3 misli; bakan bey, belki
masraftan kısmıştır Pire’ye demirleyip!
Ötv Zammini Durdurmali
Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğanyetkisini
kullanır ve Temmuz ayında ÖTV zammı
yoluyla akaryakıt fiyatları daha da yukarı
çıkarsa İsrail-İran savaşı nedeniyle dengesi
bozulan Türk ekonomisindeki makroekonomik
istikrarsızlık derinleşir; halkın alım gücü düşer
ve kamusal güven sarsılır. Türk ekonomisini,
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kısa vadeli
pragmatizmine feda etmemeli Erdoğan.
Çünkü akaryakıt günlük yaşam ve üretim
çarkları için en önemli girdi kalemi.
Dipnot: Merkez medya ve hatta muhalif
kanat, “Türk ekonomisi, Türk insanı, Türk
siyaseti” söylemlerinden vazgeçip “Türkiye
ekonomisi, Türkiye insanı, Türkiye siyaseti,
Türkiye sporu” tarafına geçti. 78 farklı
kökenden gelen Amerikalı “Amerikanım”,
yarısı Afrika göçmeni Fransızlar “Fransızım”,
Almanlar “Almanım” derken bizimkiler neden
ısrarla “Türkiyeliyim” sözünü kullanmaya
başladı bilinmez ama birilerine şirin gözükme
adına atılan bu adım en azından Atatürk’ün
emanetine hıyanettir.