Uzun süredir Japonya ile ilgili haberleri ilgiyle izliyor ve bu ülkeye gitmeyi planlıyorduk. Nihayet bu düşüncemizi hayata geçirdik. Japon toplumunu oldukça farklı bulduk. Kendilerine has özgün yanları olan ilginç bir kültür dokuları var.
Biz daha önce Japonya’ya hiç gitmemiştik. Bu nedenle de bu ilginç ülkeyi ve toplumu doğrusu oldukça merak ediyorduk. Bu gezide Tokyo, Kyoto, Osaka ve Hiroşima gibi önemli kentleri görme olanağımız oldu.
KURALLAR ÜLKESİ
Öncelikle bizde kalan derin izler; toplumsal disiplin, etkili kurallar ve temizliğe, düzenliliğe verilen önem oldu. Öyle ki Japonya’yı iki sözcükle tanımlayın deseler, vereceğimiz yanıt “kurallar ülkesi” olur. Gerçekten de Japon halkı temizliğe ve düzenliliğe büyük önem veriyor. Bu durum en çok trafikte ve kent yaşamında hissediliyor.
İnsan bunca yoğun nüfusa sahip bir ülkede ve büyük kentlerde, bu düzenliliğin ve temizliğin nasıl sağlanabildiğine şaşırıyor. Ama Japonların daha çocukluktan itibaren aile içinde ve okul hayatında edindikleri yaşam disiplinini gözlemleyince bu durum daha iyi anlaşılıyor. Bir de tabii toplumsal yaşamı düzenleyen yerleşmiş kurallar var. Büyük çoğunluk bu kuralları günlük yaşamında içselleştirmiş.
HAYAT DİJİTALLEŞİYOR
Hele yaygın bir selamlama ritüelleri var ki insanda gerçekten sempati oluşturuyor. Pek çok insan bunu günlük yaşamlarında yüksünmeden ve kendiliğinden yapıyor. Yere çöp atılmaması, kapalı ve açık ortamlarda sigara içilmemesi, trafikte yayalara öncelik verilmesi, seyreden araçlara mesafe bırakılması ve korna çalınmaması gibi basit alışkanlıklar, doğrusu bize ilginç geliyor.
Japonya’da dikkatimizi çeken bir başka önemli konu, hayatın oldukça yaygın biçimde dijitalleşmesi oldu. Öyle ki pek çok işlem ve okuma, artık dijital aygıtlarla ve QR koduyla yapılıyor. Seyahat ettiğimiz Tokyo metrosunda, Kyoto ve Osaka hızlı trenlerinde, herkes telefonuyla meşguldü. Ellerindeki elektronik aygıtlardan gelişmeleri takip ediyorlardı.
EMEK ROBOTLAŞIYOR
Japonya ile ilgili önbilgilerimizden teknolojik yenilikler konusunda öncü olduklarını biliyorduk. Tehlikeli deprem kuşağında yaşayan Japon toplumu, başta yapılaşma olmak üzere birçok alanda oldukça gelişmiş teknolojik gelişmelere sahip. Artık yapay zekâ ve robotlaşma gibi yenilikler günlük hayata girmiş.
Üretimin ardından hizmet sektöründe de robotların giderek insan emeğinin yerini aldığına tanık olduk. Örneğin turizm alanında birçok hizmetin robotlar tarafından yapıldığını öğrendik. Gelişmiş toplumlardaki bu değişimler ve yenilikler, ekonomi-politik açıdan daha kapsamlı ve derinlikli yeni değerlendirmelerin yapılmasını zorunlu hale getiriyor.
Expo 2025 Osaka’da
Tokyo’ya göre Kyoto ve Osaka kentlerini de oldukça canlı bulduk. Bu kentlerde teknolojik gelişmeleri, yenilikleri her an her yerde gözlemleyebiliyorsunuz. Çevre protokolüne adını veren Kyato ile Osaka kentleri oldukça güçlü yeşil dokuya sahip. Bunda sık ve yoğun yağışların büyük payı var. Öyle ki Japonlar günlük yaşamlarında şemsiye ve yağmurlukla adeta bütünleşmişler.
“Geleceğin Toplumunu Tasarlamak” temasıyla 13 Nisan-13 Kasım 2025 tarihleri arasında Osaka’da yapılan Expo 2025 ile karşılaşınca; usumuza geçmişte İzmir’de yapılan Expo çalışmaları düşüyor. İzmir Fuarı’nın genel müdürlüğünü yaptığımız dönemde, Expo çalışmalarının yönlendirme kurulunda görev almıştık. Burada da Expo ile karşılaşmak doğrusu bize ilginç geldi.
BARIŞ PARKI VE MÜZESİ
Japonya gezimizin en ilginç bölümlerinden birisi, İkinci Dünya Savaşı’nda atom bombasının atıldığı Hiroşima kentiydi. Hiroşima’da savaşın izlerini ve barış parkını, büyük şairimiz Nâzım Hikmet‘içinde “Büyümez Ölü Çocuklar” şiirini yüreğimizden okuyarak dolaştık. Bu anlamlı yerde, savaşın ve atom bombasının kurbanlarını andık. Japon çocuğu anıtında, orayı ziyarete gelmiş Japon öğrencilerle birlikte saygı duruşunda bulunduk.
Emperyalist saldırganlıkların arttığı, coğrafyamızda savaş çığlıklarının yükseldiği bugünlerde; Hiroşima’daki barış parkı ve müzesi doğrusu bizi çok etkiledi. Özellikle müzede tanık olduğumuz acıların unutulmamasını ve bir daha yaşanmamasını diliyoruz. Bu dileklerle Hiroşima’da barış çanını çaldık ve barış talebimizi yükselttik.