İnsan kendi yazgısının kapısını kendisi açıyor. Kimi zulmederek kimi zulümle baş ederek. Bu köşede bugün bambaşka bir hikâye olacaktı. Aslında ben de bambaşka bir yerde yazacaktım.
Gelgelelim, bir Türkiye klasiği…
Gazeteci Fatih AltaylıYouTube programındaki sözleri makaslanarak gözaltına alındı. Ardından tutuklandı. Ben de pazar günü, adliyede bulduğum bir sandalyede, bu satırları yazmak zorunda kaldım. Her sabah yaptığı yayında Altaylı’ya şu soru sorulmuştu: “Halkın yüzde 70’i cumhurbaşkanının ömür boyu cumhurbaşkanlığına karşıymış, ne diyorsunuz?”
Altaylı’nın yanıtı toplam 143 saniyeydi. Türk halkının iradesini başkasına teslim etmekten hoşlanmadığını, tarihten örnekler vererek anlatıyordu. Sabah saatlerinde bu yanıtın 29 saniyesi kesilip bizzat Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral tarafından servis edildi. Saral, Fatih Altaylı’yı “Suyun ısınmaya başladı” diye açıkça tehdit de ediyordu. Akşam saatlerinde, dediği su “ısındı”. Altaylı evinden gözaltına alındı.
OLMAYAN KANUNLA TUTUKLAMA
Savcılığın açıklamasına göre suçlama şu: “Cumhurbaşkanını tehdit suçundan resen soruşturma başlatılmış olup…”
Elbette hukukçular hariç pek az kişi bu maddeleri biliyor. Hatta hukukçuların bile kafası karışık. Zira Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) “cumhurbaşkanını tehdit” diye bir suç yok.
Şöyle anlatayım… TCK’nin 310. maddesi cumhurbaşkanına saldırıları düzenliyor. Birinci fıkra özetle “Cumhurbaşkanına suikastta bulunan ağırlaştırılmış müebbet alır” diyor. İkinci fıkranın ise daha ucu açık: Diğer fiili saldırılarda bulunan kimse hakkında, ilgili suça ilişkin ceza yarı oranında artırılır ancak bu ceza beş yıldan az olamaz. 310. madde, iki fıkrasında da görüldüğü gibi cumhurbaşkanına saldırıları içeriyor. Devletin başının canına kastetme en ağır şekilde cezalandırılırken “diğer fiili saldırılar” ise herhangi bir vatandaşa yapılan saldırıdan ağırlaştırılıyor.
İşte Fatih Altaylı’nın Osmanlı padişahlarının devrilmesine dair verdiği örnekler, kesilip biçilerek, sanki cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öldürmekle tehdit etmiş gibi ele alınmış ve kanunun ruhuna aykırı şekilde, “diğer fiili saldırılar” sınıfında 310. madde kapsamına sokulmuş. Oysa hukukçulara göre “tehdit”yumruk ya da taşlamak gibi “diğer fiili saldırılar” arasında sayılamaz.
Üstelik… Kanunun atıf yaptığı tehdit suçunun bile tanımı şöyle: “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi…”
Tanım açık. Tehdit suçunun oluşabilmesi için açıkça “Saldıracağım” demek gerekiyor. Osmanlı padişahları hikâyesini anlatmanın tehdit sınıfına sokulması da kanunun ruhuna aykırı.
OPERASYON HAZIRLAYANLAR
Peki neden böyle yapıldı? “Neden aramaya gerek yok” diye düşünebilirsiniz. Fatih Altaylı, YouTube’da açık ara en çok izlenen gazetecilik yayınını yapıyor. Merkezde duran bir ismin, iktidarın damarına bunca basan, televizyonları aşacak şekilde kitlesel yayın yapması, iktidar içinde “su ısıtmak isteyenler”in iştahını bir süredir kabartıyordu. Özellikle Cumhurbaşkanlığı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve RTÜK içinde bu adımları atmak isteyenler zaman zaman dile de geliyordu.
Ancak…
Merkezde duran bir isim dedim ya…
Örnek olsun, Altaylı’nın Osmanlı örneklerine referans verdiği tarih programlarını yaptığı isimlerden Erhan Afyoncu bugün Milli Savunma Üniversitesi’nin rektörü. Murat Bardakçı ise cumhurbaşkanı danışmanı. Haliyle Altaylı’ya karşı adım atılmasını doğru bulmayacak çok sayıda isim var. İşte olmayan “cumhurbaşkanına tehdit” suçlaması, hem Altaylı’yı en az 5 yıl hapislik bir suçla tutuklamak hem de olası karşı çıkışları bastırmak için en kullanışlı gerekçe oldu. Daha önceki örneklerin gösterdiği gibi “cumhurbaşkanına suikast”, “cumhurbaşkanına tehdit”, “cumhurbaşkanına saldırı” gibi ithamlar güvenlik bürokrasisini bile esir alabiliyor.
SİSTEMİ DURDURAN GEREKÇE
Ne?
Kumpas davalarında, FETÖ’cü polislerin sürekli bir “Erdoğan’a saldırı” gündemi vardı. TRT’de bir dönem Fethullahçı polisler tarafından hazırlanan Büyük Takip programında, Erdoğan’ın, Atatürk Vezik Abdülhamit’ten sonra en çok suikast planının hedefinde olan lider olduğu anlatılmıştı. Sabah gazetesinin 25 Ocak 2014 tarihli haberine göreyse 2002’den o güne, Erdoğan’a yönelik tam 342 suikast girişimi boşa çıkarılmıştı. FETÖ’cü polisler, “Erdoğan’a suikast girişimleri listesi” hazırlamış ve Ergenekon davasına göndermişti. 2005-2008 arasında tam 36 girişimi önlediklerini anlatıyorlardı. Sonunda, “Erdoğan’a her an saldırı olabilir” algısıyla sistemi kuşatan Fethullahçılar, 15 Temmuz’da Erdoğan’a yönelik tek ve gerçek suikast girişiminde bulundu.
Haliyle “Erdoğan’ı suikastla tehdit etti” suçlaması, eğer üzerinize bir kumpasla yapıştırılabilirse, sistemin kendisini bile hareket edemez hale getiriyor. Fatih Altaylı’nın “suyunu ısıtmak” isteyenler, işte bu yüzden, 29 saniyeden yarattıkları sözde delille avlarını yediler. Suçlamayı yapanlar bile, yaptıkları işe o kadar inanmıyor ki… Gerçekten cumhurbaşkanı için bir tehdit olduğuna inansalar, elbette sabahtan akşama beklemezlerdi.
Adaletin adının tabelada olduğu bu koca kapı, elbet bir başka yazgıya açılacak.