haberspot.com.tr

Protesto Hakkı Konferansı… TBB Başkanı Sağkan: ‘Caydırmak amaçlı gözaltının yerini tutuklama almış durumda’ – Son Dakika Siyaset Haberleri

Contents“19 MART SÜRECİNDE GENCECİK İNSANLAR BU CESARETİ ORTAYA KOYDU”“YURTTAŞIN YANINDA OLAN AVUKAT ANCAK BİLGİ VE BİRİKİMLE FAYDA SAĞLAYABİLİR” Ankara Barosu’nun düzenlediği “Protesto Hakkı Konferansı”, Ankara

Haber Spot
6 Dk Okundu

Ankara Barosu’nun düzenlediği “Protesto Hakkı Konferansı”, Ankara Barosu Eğitim Merkezi Av. Rahmi Mağat Konferans Salonu’nda başladı. Konferansın açılış konuşmalarını Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ramiz Erinç Sağkan ve Ankara Barosu Mustafa Köroğlu yaptı. Sağkan, protesto hakkının her ne kadar şu anda Türkiye’nin çok gündeminde olan temel hak ve özgürlük kullanımı ve buna ilişkin hak ihlalleri olsa da bunun geniş kapsamlı tartışılması ve konuşulması gerektiğine dikkat çekti.

Sadece Türkiye’de değil, gelişmiş sayılan ülkelerde de protesto hakkına çok sert kolluk müdahale ve sınırlamaların olduğunu belirten Sağkan, şunları kaydetti:

“Sorun sadece Türkiye’de yaşanan bir sorun değil. Tabii bu çerçevede bir değerlendirme yaptığımızda protesto hakkının hepinizin bildiği üzere çerçeve hak ya da şemsiye hak olarak ifade hürriyeti ve devamında örgütlenme hakkına, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına, kamusal katılım hakkı da dahil olmak üzere birçok temel hak ve hürriyeti de içerdiğini biliyoruz. Son dönemde yaşanan hukuksal süreçler ve buna ilişkin toplumun gösterdiği tepki bu örgütlenme hakkını ortaya koyuş biçimi ya da protesto hakkını ortaya koyuş biçimine bakarak bir değerlendirme yaptığımızda aslında Gezi sürecinden itibaren Türkiye’de yurttaşlarımızın bu anayasal demokratik hakkı kullanmak noktasından son derece çok ağır bir kolluk şiddeti bunun sebeplerinin en başta gelen unsurlarından bir tanesi. Daha da önemlisi fişlenme endişesi, gözaltına alınma ve hukuka aykırı yargısal müdahalelerle karşılaşma endişesi, bu fişlenmenin neticesinde gelecek kaygısı, yarın öbür gün kamuda işe giremem kaygısı yaşadılar.”

“19 MART SÜRECİNDE GENCECİK İNSANLAR BU CESARETİ ORTAYA KOYDU”

Sağkan, Gezi eylemlerinden sonra Ankara Kızılay’da ve Sakarya’da yapılan ilk eylemin 2020 yılında çoklu baro sürecine karşı illerinden çıkarak Türkiye’ye yürüyüş yapan baro başkanları ve kolluğun uyguladığı müdahaleye karşı avukatların ortaya koyduğu tepki olduğunu hatırlattı. 19 Mart 2025’te İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) operasyonlarının ardından yurttaşları sokağa çıkartan kıvılcımın yürüyüşe geçen öğrencilerin başlattığını söyleyen Sağkan, “Aslında kaygıları, korkuları -ki bunlar son derece haklı kaygılar ve korkular- ortadan kaldıran küçük bir işaret, belki bir küçük kıvılcım, bir cesaret. 19 Mart sürecinde de geleceğe ilişkin kaygı duyan, hak ve özgürlüklerine ilişkin kaygıları olan gencecik insanlar bu cesareti ortaya koydular. Ancak bugün herhalde konuşulması gereken unsurlardan birisi de bu kaygılara bürünmemizi engelleyecek olan devletin organlarının, güç kullanma organlarını müdahalelerine karşı sırtımızı yaslamamız gereken yargı organlarının yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini korumak yerine onu sınırlandıran bir unsur haline gelmiş olması” diye konuştu.

“YURTTAŞIN YANINDA OLAN AVUKAT ANCAK BİLGİ VE BİRİKİMLE FAYDA SAĞLAYABİLİR”

Sağkan, bugün protesto hakkını konuşuluyorsa bunun en önemli başlıklarından birisinin de yargı bağımsızlığı olacağına değinerek şu ifadeleri kullandı:

“Geçtiğimiz dönemlerde daha çok gördüğümüz caydırmak amacıyla kolluğun gözaltına alarak bırakma eyleminin yerini artık gözaltından sonra uzun süre gözaltında kalmak ve tutuklanmak almış durumda. O nedenle bugünkü protesto hakkı başlığının altında herhalde en temelde Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlükleri saydıktan sonra -ki baktığınızda bizim anayasamız hak ve özgürlüklerin hemen hemen hepsini güvence altına alan bir anayasa- ancak devletin bölünmez bütünlüğü kamu düzeni, kamu güvenliği gibi birçok ülkenin metinlerinde de geçen ve bu hak ve özgürlükleri sınırlayıcı hükümlerin uygulamada kötüye kullanımı ile başlayan sınırlamalar bugün hak savunucusu olan avukatların verdikleri bu mücadelenin hukuki bir zemine oturması noktasında işte bugün yapılacak konferanslardaki gibi bilgiye, birikime ve donanıma ihtiyacımız olan bir noktayı içeriyor. Çünkü yurttaşın yanında yer alan bir avukat ancak bilgiyle ve birikimle dolu ise bir fayda sağlayabilir. Değilse aksine daha da büyük zararları yanında getirebilir.”

ANKARA BAROSU BAŞKANI: BARIŞÇIL GÖSTERİLERE GÖZALTI VE TUTUKLANMALAR OLAĞANLAŞTIRILDI

Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu da hukukun sadece bir yasa metni değil, aslında bir direnişle anlam kazanacağını söyleyerek şunları kaydetti:

“Çünkü savunma aynı zamanda bir direniştir ve direniş yalnızca mahkeme salonlarında değil, sokakta, kürsüde ve meydanda da devam eder. O yüzden TODOM’un düzenlediği Protesto Hakkı Konferansı yalnızca hukukçular için değil, tüm yurttaşlar için yaşamsal bir hakkın tartışılacağı önemli bir buluşmadır. 19 Mart 2025 tarihinden itibaren Türkiye’de protest hakkının kullanımı ciddi biçimde baskı altına alınmış, bu hak bir tehdit unsuru olarak çerçevelenmiş ve yargısal süreçlerle sınırlandırılmaya çalışılmıştır. Saraçhane eylemleriyle başlayan süreçte gençlerin, öğrencilerin, kadınların barışçıl gösterileri ağır müdahalelerle bastırılmış, gözaltılar ve tutuklanmalar olağanlaştırılmıştır. Gençler halen bu sürece bağlı olarak haklarında açılan davalarla ve okullarında uygulanmaya çalışan disiplin süreçlere dahil baskılarla uğraşmaya devam ediyorlar. O yüzden bugün burada bir araya gelmemizin amacı bu baskılara rağmen protesto hakkının önemini hatırlamak, bu hakkın yalnızca kullanılabilir değil, güvenli ve meşru şekilde yaşanılabilir olmasını sağlamak adına hukuki çerçeveyi de hep beraber tartışmaktır. 2911 sayılı kanunun yeniden değerlendirilmesi, dijital çağda protestonun evrimi, meydanların kime ait olduğu gibi başlıklar yalnızca teorik değil, pratik karşılığı olan yaşamsal sorulardır ve bu soruları birlikte konuşmak, bu hakkı birlikte savunmak zorundayız. Hannah Arendt’in deyimiyle, itaatsizlik düşünmenin ilk adımıdır. Bizler düşünerek varız çünkü düşünen insan, itaat etmemekle başlar insanlaşmaya. O yüzden Gandhi’nin ırkçılığa karşı ilk itirazı, Mandela’nın yargılandığı mahkemede ve haykırdığı özgürlük, Luther King’in mektuplarında yankılanan adalet talebi, hepsi diriliş ve protestos hakkının yalnızca yasal değil, tarihsel ve evrensel bir hak olduğunu da gösteriyor. Biz bu özgürlük zincirlerinin bir halkası olarak, Ankara Barosu olarak merkezlerimizle mücadele etmeye devam ediyoruz ve bu konferans bu zincire ve hak temelli bir hukuk pratiğine katkı sağlamasını dileyerek emeğe geçenlere gerçekten huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum.”

Bu Makaleyi Paylaşın
Yorum bırakın

Bunlara da Göz Atabilirsiniz.

Yunanistan: 72 – Türkiye: 83 | A Milli Kadın Basketbol Takımı çeyrek finale yükseldi

2025 FIBA Avrupa Şampiyonası'nda Yunanistan'ı 83-72 yenen A Milli Kadın Basketbol Takımı,…

Haber Spot Haber Spot

Milletler Ligi’nde Brezilya, Dominik Cumhuriyeti’ni yendi – Son Dakika Spor Haberleri

2025 FIVB Milletler Ligi'nin (VNL) İstanbul'da düzenlenen ikinci hafta maçında Brezilya, Dominik…

Haber Spot Haber Spot

Potanın Perileri, Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek finalde!

Mili Takım'ın 19 sayıyla en skorer ismi olan Tilbe Şenyürek maçın oyuncusu…

Haber Spot Haber Spot
Abone Olanlar Okuyor

Gidecek başka ülkesi olmayanların hikâyesi – Son Dakika Cumhuriyet Pazar Haberleri

İletişim Başkanı Altun’dan 28 Şubat paylaşımı

Okan Buruk: Umudun peşinde olacağız!