“Evangelist Hıristiyanlık”la “Siyonizm”in “Arap Müslümanları”yla birlikte “Şii İslamlığı”nı hedefine aldığını söylersek İsrail’in İran’a saldırısını açıklamak çok kolay olur ama gerçek bu değil.
Gerçek; emperyalizmin inançları ve ideolojileri kendi amaçları doğrultusunda kullanmasıdır.
İNSANLIĞIN BELLEĞİ
İnsan soyu dününü doğru öğrenip doğru değerlendirirse, dün olanları bir daha yaşamamak için belleğine silinmez biçimde alırsa geleceğine güçlü adımlar atar.
Ansiklopediler, kitaplar, dergi ve gazete koleksiyonları, arşivler, yazıya, görsele dökülmüş anılar, filmler, belgeseller, bilimin, sanatın her dalından, zamanı aşarak dünden getirmiş olduğu yaratılar insanlığın belleğidir.
Olimpos’taki tanrılara, krallara, imparatorlara, hükümdarlara, sultanlara, çarlara, şahlara karşı savaş, aynı zamanda insan olabilme savaşıdır ve tarihin büyük insanları, insanlığın toplumsal direnişinin belleğinin simgeleridir.
BELLEĞE SALDIRI KÖTÜLÜKTÜR
Ne yazık ki paranın gücüyle topluma egemen olanlar (ya da “seçimle gelen krallar”), toplumun belleğinin diri kalmasını istemiyor.
İnsanlığın belleğinin bugünlere ve geleceğe taşınmaması bir topluma yapılacak en büyük kötülüktür ve insanlık bu kötülüğü yaşamakta bugün.
Toplumlar belleksizliğe zorlanıyor çünkü belleksiz toplumlar soru sormaz, sorgulamaz, araştırmaz, merak etmez, adaletsizliklere tepkisiz kalır, köleleşir.
Toplumsal belleğin düşünsel kaynaklarının kurutulması; bir toplumun görmez duymaz konuşmaz duruma getirilmesi, değer yitimine uğratılması, duyarsızlaştırılması, vicdansızlaştırılması, ahlaksızlaştırılmasıdır.
Unutkanlık belleğe sahip çıkmamaktır, biz unuttukça adaletsizlik daha çok egemen olur.
Toplumu aydınlık geleceğe taşıyacak olan bilim, sanat, felsefe, siyaset insanlarının tüm bu olumsuzluklara karşın ürettikleridir.
FAŞİZM=SİYONİZM
En yakın bellek silimi, emperyalizmin silahı olan faşizmin her zaman, dünyanın her yerinde aynı yöntemleri, aynı silahları kullanması konusunda yaşanıyor (Nazi Kampları kitabımı okumanızı öneririm, Arkadaş Kitaplar).
Hitler Vezik Mussolini’nin komşu ülkeleri işgalini ve kurduğu düzenleri unutamayız.
Temelleri ırkçılığa ya da dinsel bağnazlığa dayanan, milyonlarca insanın ölümüne, kültürün, uygarlığın, insanlığın kahroluşuna neden olan ve Almanların “üstün ırk, ari ırk” olduğunu savlayan Alman ırkçılığının (Nazizm); Yahudilerin “seçilmiş millet” olduğunu, tüm toplumlardan üstünlüğünü savlayan Yahudi ırkçılığının (Siyonizm) insanlık tarihinin en tipik “barbarlık”– “bağnazlık” örnekleri olarak emperyalizmin silahı olarak kullanıldığını unutamayız.
DİNCİLİKTEN, IRKÇILIKTAN UZAK OLMAK
Bugün Gazze’de dayatılan yaşama biçimi Nazi düzeninden farklı değil ve faşizmden çok acı çeken bir halk dün faşizmin kurbanıyken bugün celladı oluyor ve bu da insanlığın yaşadığı açmazı, trajediyi gözler önüne seriyor.
Evangelist Hıristiyanlık, Siyonizm, Arap Müslümanlığı, Şii İslamlık diye kafalar karışmasın, emperyalizmin silahları aracılığıyla demokrasi ve özgürlük getirmediğini, getirmeyeceğini unutamayız.
Unutmamalıyız ki dinler ve ırklar, dinlerden ve ırklardan doğan tarikatlar, ideolojiler, günümüz emperyalizmi ABD’nin yani sömürü, korku, dehşet, yalan imparatorluğunun silahı olmaya devam ediyor ve dincilikten, ırkçılıktan uzak olan bir insanlıktır özlediğimiz.
Acı’nin Ana’daki bir sözü geldi aklıma: “Başımıza ne geliyorsa korktuğumuz için geliyor. Bizi yönetenler korkumuzdan yararlanıyorlar. Bu da daha çok korkutuyor bizi”.