Gazetecilikte sık sık söz edilen fikri takip terimine siz de rastlamışsınızdır. Gazetecilerin yaptıkları (kamuoyunu yakından ilgilendiren önemli) haberlerden sonra ilgili gelişmeleri takip etmesi ve aktarması sorumluluğunu ifade eden bu ilke, aslında hayatın her alanında, herkes için geçerli. Siyasiler için mesela fikri takip, seçim öncesi verdikleri vaatleri yerine getirme noktasında devre girer. Her ne kadar bugünlerde ‘hatırlamıyorum, unuttum’ diyenlerine rastlasak da göreve gelen siyasilerin vaatlerini yerine getirmeleri yani verdikleri sözü tutmaları bir fikri takip meselesidir. Iga İstanbul Havalimanı’nda 3. pistin açılış her yönüyle işte bu fikri takip kapsamına giriyor. Çünkü;
İstanbul Havalimanı’nda hayata geçirilen ‘Üçlü Bağımsız Pist Operasyonu’ Türkiye’nin, havacılık tarihinde yeni bir sayfa açacak kadar önemli ve büyük bir gelişmedir.
Sadece Türkiye’nin değil dünyanın en iddialı havalimanlarından biri olarak tasarlanan İstanbul Havalimanı’nda 3. pist daha ilk günden projede yer alıyordu.
Dolayısıyla İstanbul Havalimanı bir yandan işlemeye devam edip alanında ülkemizi gururlandıracak başarılara imza atarken, bir yandan da 3. pistin yapımı ve açıldığında operasyonun gerçekleştirilmesi için gerekli adımlar atıldı.
Üçlü Bağımsız Pist Operasyonu hazırlıkları aslında 2022 yılında başladı. Devlet Hava Meydanları İşletmesi, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Türk Hava Yolları, Eurocontrol ve diğer uluslararası otoritelerle iş birliği içinde kapsamlı bir emniyet analizi ve hava sahası tasarımı süreci yürütüldü.
Bu süreçte toplam 500 hava trafik kontrolörüsistem için özel olarak geliştirilen senaryolarla 4500 saatlik bir eğitim aldı.
Bu operasyonla İstanbul Havalimanı, Avrupa’da aynı anda üç bağımsız pistte iniş ve kalkış yapabilme sistemini başarıyla hayata geçiren ilk havalimanı oldu.
Böylece İstanbul Havalimanı trafik hacmiyle olduğu kadar operasyonel kapasite ve teknik yeterlilik açısından da küresel havacılığın en üst ligine yükseldi.
Türkiye ekonomisine önemli bir katkıda bulunacak yeni sistem sayesinde saatlik hava trafik kapasitesi 120’den 148’e ulaşacak.
Böylece yalnızca İstanbul’un değil, Avrupa hava sahasının genelindeki trafik yönetimi de daha hızlı, daha güvenli ve daha verimli hâle geldi.
Saatte 28 ek uçuş kapasitesi sağlayan operasyonel dönüşümhava yolu şirketleri için daha kısa bekleme süreleri, yolcular için daha az gecikme ve çevre için daha az karbon emisyonu anlamına geliyor. Bunun sürdürülebilirlik hedeflerine katkısı zamanla ortaya çıkacak.
Şimdi, ‘Projede yer alıyorsa nasılsa yapılacaktı, bunların altını tekrar çizmeye ne gerek var’ diye aklından çeşitli sorular geçirenler olabilir. Sosyal medyada bir akım var; bazı belediye başkanlarına (siyasi olmasın diye isim vermiyorum ama siz anladınız) seçim öncesi vaatleri soruluyor. Başkanların ‘hatırlamıyorum, yok öyle demedim’ şeklindeki cevaplarını, seçim meydanlarındaki vaatleriyle birlikte öncesi/sonrası diye yayınlıyorlar. O kadar çok unutulmuş vaat var ki insanın ‘iyi ki şu sosyal medya var’ diyesi geliyor. Dolayısıyla ülkemizi (ve aslında Avrupa’yı da) havacılık gibi son derece teknik ve sofistike bir alanda en üst lige taşıyan böylesi bir projeyi önce hayal etmek ve sonra etap etap hayata geçirmek uluslararası alanda yankı uyandırmasının yanında müthiş bir sözünde durma ya da bizim mesleğin tabiriyle bir fikri takip hikayesidir.